Savaşa ne kadar hazırız?

IŞİD’e karşı ön saflarda savaş pozisyonu almamız iyi olmadı!.. Daha Musul fatihliğinin tadını çıkarmadan, yeni destanlar peydahlamadan ‘sefer görev emri’ne muhatap olmamız can sıkıcı!..

Halbuki daha ne palavralar sıkacaktık, ‘Gazze’ye gideceğim’ lâflarını afiyetle yedikten sonra bu ikinci darbeyi yemeseydik!.. Kerry’nin ‘minnettarız’dediği ve önceden bildiği yeni pozisyonumuzu televizyondan öğrenen Başbakan Davutoğlu kadar şaşkın ve üzgünüz!..
Yeni Türkiye bu: Cumhurbaşkanı karar verecek, Başbakan da o karar lehine tezkere çıkarmak için Ak Saray’la Meclis arasında postacılık yapacak!.. Madem ki, mesele ön saflarda savaşmak, biz de saf saf itaat edeceğiz!..
Biz ki, başkonsolosun 101 gün bitmeyen telefon şarjını problem yapmayan, ‘akıllı telefon’dan sonra ‘aziz şarj’ devrimi gerçekleştiren bir topluluğuz!.. Mesele saflık olsun, safların önünde de biz oluruz, arkasında da!..
Sisi’yle çay işimiz şimdilik akamete uğradı ama Dışişleri Bakanlarımız bir araya geliyorlar... Eh bundan sonrasını “O zaten monşerdi, darbeyi bile kınamadı” diye çamur atılan rakip cumhurbaşkanı adayı değil, mümkünse Rabia dert etsin!.. Mısırlı ‘Müslüman Kardeşler’ ise kusurumuza bakmasın!.. Reel-politik başka bir şey canım!..
Biz bir gün Esed’le ailece tatil yaparız, başka bir gün Yahudi lobilerinde günah çıkarırız!.. Bir gün Suriye’de Banyas’ta kimyasal silahlarla katledilmiş çocuk resimlerini dünyaya servis ederiz, sonra o rejimin en büyük destekçisi ülkeye ziyarette bulunur, “İkinci evime geldim” diye pişkin pişkin konuşuruz!.. Gazze’yi Mısır’ı iç piyasada kullana kullana tüketemeyiz ama ‘ikaz’geldiğinde anlamlı sessizliklere bürünmeyi de iyi biliriz!..
Başta Tanzanya ve Uruguay olmak üzere kimse bizim sabrımızı test etmeye kalkmasın, biz zaten sözelciyiz!.. Ateş yağa yağa yaprak kalmamış olsa da, Orta Doğu’da bizden habersiz yaprak kıpırdamaz!.. Bölgemizde, sınırlar, statüler ve bayraklar değişirken, BM’de iklim değişikliğini anlatmak bize düşer!..
Hem zaten ‘terörle mücadele’deki kararlılığımızdan, Erbakan’ın yıllar önce ‘Yahudi kuruluşu’ olarak açıkladığı CFR de çok etkilendi!.. ‘Eski’ gömleğin sahibi toprak oldu, şimdi gömlek yerine masa örtüsünden, perdeden biçtikleri kefenleri giyen ‘gönüllüler’ var!.. Madem ki, ‘dik duran, eğilmeyen’ liderden işaret geldi, ön saflar onlarındır!.. Orta Doğu’daki IŞİD terörüne karşı ABD’yle eşgüdüm içerisindeki mücadelede önderliğin şerefi bu ‘kefenliler alayı’na düşecektir!.. Biz bu safları sadece havaalanlarında karşılama yapsınlar diye beslemedik değil mi?
Bölgemizde ‘terörle mücadele’ bizim önceliğimizdir... Siz bakmayın ‘Kobani ve Riha’yı (Urfa) birleştiriyoruz “ diye Türkiye-Suriye sınır hattını ortadan kaldıranlara, askerleri, polisleri, Bakanları taşlayanlara, okulları yakanlara!.. Siz bakmayın “Rojava devrimiyle Kuzey Kürdistan devrimi birleştirilmelidir” çağrılarına... Siz bakmayın KCK’dan gelen tehditlere ve“ Kuzey Irak’tan tek bir gerilla çekilmemiştir, çekilmeyecektir, sayı daha artırılacaktır” açık sözlülüğüne!..
PKK terör örgütü değil ki zaten; tarımsal kalkınma birliği!.. ’Kuzey Kürdistan’ ise siyasî değil, coğrafî bir terim!.. Çözüm sürecini sözleriyle ve eylemleriyle sabote edenler ‘provokatör’!.. Sayıya bakınca, PKK mı provokatörlerin içine sızmış, yoksa provokatörler mi PKK’nın içine, işte orası epeyi karışık!.. İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın canı çıkıyor, eylemleri yumuşatmak, küçültmek ve hafifletmek, altından kalkamadığını da‘derin PKK’ya atmak için!..
Ülkeyi yönetenlerin içinde PKK’ya ‘terörist örgüt’ diyebilen neredeyse kalmadığı için Kerry’nin takdir buyurduğu üzere bölgedeki diğer terörist unsurlarla mücadele için ateşe dalmak bize düştü!..
Takvim de ilginç değil mi? PKK elebaşlarının Musul’daki rehinelerin serbest bırakılmasını “Türkiye, Kobani’ye karşı IŞİD’le anlaştı, bize ihanet etti, bu sürecin sonu demektir “ şeklinde okuması ve tehdit sıralamasıyla, bizim operasyona katılacağımızı bildirmemizin birbirini takip etmesi tesadüf mü?
Hayatları ‘Büyük Şeytan’ edebiyatıyla geçen ama bugün Amerikan telkinlerine son derece açık iktidarla da kuvvetli bağlar kuran ‘İslâmcılar’ın dilleri büzüşmeden bu yeni duruma nasıl bir lisan uydurabilecekleri konusundaki zorluk dışında önemli bir sıkıntı yok!..
Saflık bizim işimiz ne de olsa!.. Fakat ‘ön saf’ tercihimizdir!.. Bu konuda prensip sahibiyiz!.. Tekbiiiiir!..

Yazarın Diğer Yazıları