Ruhban Okulu açılacak mı?
Son pakette Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılacağına dair bir emare görüleceğinde, sağ/sol liberal kanat müttefikti. 21 maddede toplanan pakette, şu anda PKK’ya verilebileceğinin azamîsi verildi; fakat, Ortodoks Rumlar için Ruhban Okulu’nu açma “şirinliği”nden eser yoktu.
AKP için “soydaş”, “denge”, “Lozan mütekabiliyeti” hiç önemli değil... Gayr-ı Türk her şeye “yol” açıyor. Nasıl oldu da bu defa “Osmanlı”yı yıkanların(!) imzaladığı Lozan Antlaşması’nın mütekabiliyeti dikkate alındı? Hayret!
Bunu seçimlerin yaklaşmasıyla ilgili görebiliriz. Muhakkak öyledir. Batı Trakya’nın uzantısı Türkiye’dedir ve orada yaşayanların belki 10 mislisi burada yaşıyor. Batı Trakya ile bağları nostaljik olarak da, akrabalık olarak da güçlü. Politika hesap işidir ve R. T. Erdoğan hesabını yapmıştır!
R. T. Erdoğan, Kozan’da, şaşırtıcı bir şekilde Batı Trakya Türkleri için “soydaş” sözünü kullanmıştır. Yunan yönetimi “Türk” sözünü asla ağzına almaz; “Müslüman” der. R. T. Erdoğan, Yunanlılarla aynîleşmemek için, kendisi için “zül” olsa dahi “Müslüman” dememiş, mecburiyetten “soydaş” demiştir.
Şunu peşin açıklamalıyım:
Yunanistan’la dostça geçinilmesini, birbirinin “iyi” taraflarıyla hatırlanmasını sık yazarım. Çizgim göz önüne getirildiğinde, hoşgörümün sınırlarının alabildiğine açık olmasının bazı kesimlerce yadırganacağının/yadırgandığının farkındayım ve zaman zaman da fark ettirildim!
Yunanistan’da röportajlar yaptığımı, kadınların ayak bastırılmadığı, keşişlerin ve papazların yaşadığı, Osmanlı’dan beri otonom olan manastırlar bölgesi Aynaroz Yarımadası’na giren belki ilk gazeteci olduğumu, Patrik Bartholomeos’un bizzat bana yazıp verdiği özel izin kâğıdıyla Heybeliada Ruhban Okulu’nda çekimler yaptığımı arada bir bu köşede yazma gereği duydum. Ayrıca kitaplarım olduğunu hatırlatmayacağım!
Tarihte iç içe yaşamış iki toplum, düşmanlıklarının derecesi ne olursa olsun, birbirlerini anlamayı tercih etmelidirler. Unutmayalım ki, Ortodoks Karaman Türkleri 1924 Mübadelesiyle Yunanistan’a gönderilmişlerdi. Bu açıdan da soy bağımız vardır.
İnsanî bir durum için mütekabiliyet aranır mı? Hak teslimi açısından baktığınızda aranmamalıdır. Eğer Ruhban Okulu açılması bir ihtiyaçsa, açılmalıdır, diye düşünülebilir. Ben de öyle düşünüyorum ama devletlerarası hukukta, iyi niyetiniz değil, çıkarınız geçerli... Bir antlaşma yapılmıştır. Orada Türklere ne verirsen, burada karşılığını bulursun. 6/7 Eylül 1955’teki müessif hâdiseler, Kıbrıs meselesinden sonra ortaya çıkan fiilî durumlar, Türkiye’de Rumları çok zorda bırakmıştır. Kabul. Diğer tarafta ise göz göre göre Türklerin hakları yenmiştir/yenmektedir. Yenen hakların hangi birini sıralayayım. Bırakın mütekabiliyeti, insanî adımlar atılmalıydı. Atina’da Türklerin camisizliklerinin sıkıntısına yakından şahit oldum. Hadi ben seferî idim, tesellim var; ama daimî yaşayanlar... Manen ıstırap içindeydiler. İnsanlık burada ortaya çıkıyor!
Muhterem Bartholomeos’un Yunanistan’daki nüfuzunu bizzat hissettim. Biraz çaba göstermesi iki taraf için hayırlı neticeler verebilir.