Resmi istatistikler ve güven meselesi
Covid-19 ile mücadele açısından en önemli ve öncelikle mesele "farkındalık". Ateş her ne kadar düştüğü yeri yaksa da hastalıkla pençeleşmiş olanlar ve onların yakınları kadar kimse tehlikeyi tam olarak anlayamasa da aylar süren bu virüsün yapısına dair bildiğimiz en önemli şey, hızlı ve kolay yayılabildiği. Bu kadar kolay yayılan ve bazı bünyelerde kendini belli etmeden yayılmacılığını sürdüren bu sinsi virüsle baş etmenin en iyi yolu ise çevremizde ne oranda bulunduğunu bilmek. İşte farkındalığı sağlayacak bu bilgiyi bize sunacak olan da siyasal iktidar.
Vaka sayıları, entübe ve yoğun bakımdaki hasta sayıları, ölüm sayıları gün gün bizimle paylaşılsa da bir süredir halkın bu sayıları eski dikkatle takip ettiğini söylemek mümkün değil. Bunda "siyasi olarak başarılı görünme" çabasıyla yapılan rehavet arttırıcı açıklamaların yanı sıra paylaşılan rakamların gerçeği yansıtmadığına dair şüphe yatıyordu ancak şüpheleri arttıracak bir gelişme daha yaşandı: Sağlık Bakanı tarafından entübe ve yoğun bakımdaki hasta sayılarına dair verilerin paylaşılmasından vazgeçildi.
Üstelik, tam da 'vaka sayıları düşüyorken yoğun bakımdaki hasta sayılarında neden bir iyiye gidiş olmuyor' diye sorguladığımız dönemde!
Üstelik bazı valilerin açıkladığı günlük vaka sayıları ile Sağlık Bakanlığı'nın verilerinin birbirine paralellik göstermediği ortaya çıkmış ve kafalar iyice karışmışken!
Şeffaflık şart
Otoriter rejimlerin bilindik icraatlarının başında resmi istatistiklere müdahale etmek gelir. İktidarı sorgulanmaz kılmak, muhalefeti yalancı çıkarmak ve meşruiyeti arttırmak için istatistikler kullanılır. Tabi alışılmışın dışındaki hesap yöntemleri kullanılarak, hoşa giden rakamların sunulduğu halleriyle… Hiçbir şekilde hoşa gidecek rakamlar sunulamayan veriler ise saklanır.
Türkiye'nin gidişatında ise yıllardır süren, ancak son yıllarda bariz bir hal almasıyla güvenilirliğini iyiden iyiye kaybeden bir Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) örneğimiz var. TUİK ile başlayan resmi rakamlara güvenmeme yargısı, Covid-19 pandemisinin en başından beri Bakanlık ve hükümet yetkilileri nezdinde gözlemleniyor. En başından beri, açıklanan rakamların doğru olmadığı ile ilgili açıklamalar çeşitli kuruluşlarca yapılıyor.
Bunun en büyük nedeni virüs nedeniyle hastaneye yatan ancak son testi negatif çıktığı için ölüm sebebi Covid-19 olarak değil, kalp, ciğer vs. yetmezliği olarak geçen hastaların bulunması.
Bu noktada, açıklanan verileri en güvenilir kılacak olan ise detaylı bilgi içermesi. Bu açıdan "hastalarda zatürre oranının" ek bilgi olarak sunulması olumlu gelişme olsa da entübe hasta sayılarının vatandaşlarca daha çok bakılan Sağlık Bakanı'nın twitter hesabındaki verilerde yer almaması ancak Sağlık Bakanlığı internet sitesindeki günlük raporlarda toplam sayı paylaşılmadan verilmesi; yoğun bakımdaki hasta sayısının ise hiçbir yerde yer almaması, akıllardaki kuşkuları ve güvensizliği çok daha arttırıcı bir etki oluşturuyor.
Hastalığın seyri konusunda bütüncül değerlendirme yapmayı güçleştiren bu tarz değişikliklerin sürece faydasının olmadığı aşikâr. Şüphesiz ki, vatandaş ne kadar çok bilgiye sahip olursa o kadar çok ihtiyatlı davranacaktır.
Zira, başta da belirttiğim gibi, virüsle mücadelede şu an için en önemli silahımız "farkındalık". Bu farkındalığı oluşturmak içinse doğru ve açık bilgilendirme şart.