‘Reis Paşalar’ ve Yeni Anayasa’da halkın rolü (2)

Yeni Anayasa’yı halk adına Meclis yapacak ama şu saatten sonra Yeni Anayasa ne getirecek?
Birileri Yeni Anayasa’ya çok önem atfediyorlar... Maksat belli: Yeter ki Türk olmasın!
Dün de yazdım...
Türk’ün adını silmek için birileri büyük bir iştahla pusuda...
Partiler şartlarını ortaya koysunlar.
İlk dört madde değişecek mi, değişmeyecek mi?
İlk dört maddeyi hatırlayalım:
1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklâl Marşı” dır.
Başkenti Ankara’dır.
4- Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

***


Dün Dr. Veysi Kayıran’ın “Reis Paşalar-Birinci Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Türkiye’de Meclis Başkanlığı Kurumu (1877-1950)” (Berikan Yay., 0312.232 62 18) kitabından bahsetmiştim.
Yeni Anayasa TBMM’de yapılacak. TBMM Başkanı Cemil Çiçek.
Cemil Çiçek tecrübeli bir devlet adamı... Dava adamlığından gelmesi aslında bir avantaj... Memleket meselelerine kafa yormuştur.
Kimin ne yapmak istediğini, niçin anayasanın değiştirilmesi için kurt gibi saldırdığını çok iyi tahlil etmesi gerekir.
Türkiye’nin birliğini istemeyen, “Türk” ü yok sayan zihniyettekilerle, kim olursa olsun görüş alışverişinde dahi bulunulmamalıdır.
Hâlbuki, bir zamanlar çok tartışılmış, Türkiye’yi bölme, Sevrleştirme tartışmalarına öncü olmuş isimlerden görüş alınıyor. Bunların başlarındaki ismi de yazıyorum: Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu! Ne işi var o adamın ve onun gibilerinin Anayasa tartışmalarında!

***


İlk meclis Osmanlı döneminde 1876’da açılmıştır. İlk başkanı da iki defa başvekillik eden (o zaman sadrazam yerine “başvekil” tabiri kullanılmış, sonra yine “sadrazam” a dönülmüştür.) Ahmet Vefik Paşa’dır.
Reis Paşalar’da şöyle bir not var: “Meclis-i Mebusan Başkanlığı da müzakereleri iyi idare edeceği düşünülerek eski bakanlardan Ahmet Vefik Efendi’ye tevcih edilmiştir.” (s. 17)
Ahmet Vefik Paşa’ya, iyi idare edeceği düşünülerek tevcih edilmiş meclis başkanlığı...
İkinci Meşrutiyet’te Meclis-i Mebusan Başkanlığına İttihat Terakkî’nin lideri Ahmet Rıza Bey seçiliyor.
Osmanlı Meclis-i Mebusanı, işgal altındaki İstanbul’da Misak-ı Millî’yi kabul eden meclistir. Son iki başkanı Reşat Hikmet ve Celâleddin Ârif Beylerin bir biri ardına başkanlığa gelişleri üzerine yaptıkları konuşmalar, Türk milletinin istiklâl mücadelesindeki azmini göstermesi bakımından veciz örneklerdir.
Sonra Cumhuriyet... Söylemeye gerek var mı?
Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa... Bu Meclis aynı zamanda İstiklâl Savaşını yürüten meclistir.

***


Yeni Anayasa için TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in “kırmızı çizgiler” i önce belirlemesi gerekmez miydi?!
İlk dört maddeyi tartışırsanız, hem son Osmanlı Meclis-i Mebusanının, hem ilk TBMM’nin millî âfâkı kuşatan ruhunda rahne açarsınız!

Yazarın Diğer Yazıları