Recep Tayyip Erdoğan soyadına ''Ensar'' eklesin!

R. T. Erdoğan "ensar-muhacir"de kök salacak! Her defasında tekrarlıyor.

Biz kaç gündür, "Ensar ne?", "Muhacir ne?" soruların cevaplarını kimsenin itiraz edemeyeceği kaynaklara dayanarak yazıyoruz; bugüne ne derece uyduğunu ne derece uymadığını gösteriyoruz.

Bir teklifim var: R. T. Erdoğan soyadına "Ensar" eklesin! Bir gece yarısı kararnamesi... "Ben soyadıma Ensar ekliyorum" desin, yeter.

Mustafa Kemal, Millî Mücadele''ye liderlik ettiği için "Atatürk" soyadını alıyor da Reis Beyimiz, sadece Suriyelilerle değil, Arakanlılar da dâhil, dünyanın öbür ucundan gelen -Uygur Türkleri hariç- bütün Müslümanlarla, Medineliler gibi, işini aşını bölüşüyorsa "Ensar" nisbesini pek alâ alır, tarihe notunu da düşmüş olur. Geçmişte örneği var:

"Ensâr tabirinin Medine yıllarında zaman içinde yerleştiği görülmektedir. Bu kavram hem Hz. Peygamber tarafından, hem de Raşid Halifeler döneminde birçok olay sırasında Medineli Müslümanlara iltifat amacıyla kullanılmıştır. Kavram, olumlu anlamı sebebiyle Medineliler tarafından da sahiplenilmiş, her zaman bir iftihar vesilesi olmuştur. Ülkemizde bugün bile kendilerini Ensâr''a nispet eden birçok insanın olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda Ensâr, Ensaroğlu, Ensari, Ensarioğlu ve ismin Türkçesi olan Yardımcı soyadının çokça kullanıldığına şahit oluyoruz." (Adnan Demircan, "Siyasetin Kültürel ve Sosyal Hayattaki Yansımaları Bağlamında ''Ensâr ve Muhacir'' Kavramları", Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 1, S. 1, Haziran 2013)

Ensarî Recep Tayyip Bey yine: "Bay Kemal, senin dün söylediğin bugün yoktur. Ama biz farklı bir medeniyetten geliyoruz. Ve bu medeniyette muhacirlik var, ensarlık var. Biz o muhacir ve ensar kültürünü bilerek yetiştik. Onun için de biz şu anda âdeta ölümden ölüm beğen diyenlerin kovduğu ve ülkelerinden kaçıp bize sığınan bu kardeşlerimize kapılarımızı nasıl açtıysak bundan sonra da yine aynı şekilde korumaya devam edeceğiz." dedikten sonra sözü Boraltan Köprüsü''ne getirdi:

"Ama biz asla onları Boraltan Köprüsü''nde olduğu gibi silahla, silah dayayarak düşmana teslim etmeyiz. Bay Kemal bunu böyle bilesin. Boraltan Köprüsü''nde ne demiş o kardeşlerimiz o zaman? ''Siz bizi bu Ermenilere teslim etmeseydiniz de bizi siz öldürseydiniz'' demişlerdi. Bunların farkı var mı? Aynı zihniyet."

R. T. Erdoğan, Boraltan Köprüsü''nü Eylül 2012''de de hatırlatmıştı:

"1945''te, 146 Azerbaycanlı aydın Stalin zulmünden kaçıyor. Aras Nehri üzerinden Boraltan Köprüsü''nü geçiyorlar ve Türkiye''ye sığınıyorlar. Azeriler öz gardaşlarının yurduna gelip, öz gardaşlarıyla kucaklaşıyor. Stalin, Türkiye''den bu Azeriler''in derhal iade edilmesini istiyor. Dönemin CHP hükümeti, Aras Nehri''nin kenarındaki sınırdaki karakola telgraf çekiyor, İnönü iş başında o zaman, ve mültecilerin iade işleminin gerçekleştirilmesini istiyor. (...) "Boraltan Köprüsü''nü geçen Azeriler, köprünün hemen karşısında Türk askerlerinin, Türk subaylarının gözleri önünde elleri bağlanmış olarak infaz ediliyor."

10 Aralık 2020''de Bakü''ye giderken havaalanında bir daha hatırlattı.

R. T. Erdoğan''ın bahsettiği gibi, hâdise çok acıklı.

Azerbaycanlılar gönderilmese ne olurdu? Bu çok tartışılmış, mütekabiliyet esası öne çıkarılmıştı.

Ensarî Recep Tayyip Bey, 77 yıl öncesine giderek muhalefet partisine yükleniyor.

Sovyetler''in başında Stalin gibi bir diktatör var. İnönü, 1944''te, Hitler''in yenilgisinden sonra, Stalin''in saldıracağı endişesiyle Turancıları tutuklatmıştı. Rusların en büyük korkusu Turancılardır. Nihal Atsız başta olmak üzere, içlerinde Türkeş de var, birçok tanınmış sima tutuklananlar arasındaydı.

Yarın muhacirliğin Kureyşliliğe dönüşmesi üzerinde duracağız.

Yazarın Diğer Yazıları