PPK’dan gözdağı

Başbakan Recep T. Erdoğan, Bingöl’de konuşuyor: “Barış süreci çok iyi gidiyor. Bakın şehit haberleri geliyor mu?”
Marxist PKK niçin silâha sarılmıştı? Ayrı bir devlet kurmak için değil mi? Sen ona yolu açtın... Niye silâh kullansın ki.
Öcalan nasıl olsa elimizde köşeye sıkıştırdık. PKK onun sözünden çıkamaz, dediğimizi yaptırırız, diyorsanız yanılgı içindesiniz. A. Öcalan’la görüşen MİT Müsteşarı Hakan Fidan... Onun Abdullah Öcalan’la nasıl bir pozisyonda görüştüğünü, dışarı sızdırılan Oslo görüşmelerinin zabıtlarından biliyoruz. A. Öcalan’a duyulan bir hayranlık’85 Girin Hakan Fidan’ın değerlendirmelerini okuyun...
Elde tutulan A. Öcalan kullanılamadığı gibi, övüle övüle bir “Dünyayı kurtaracak dev adam!” pozisyonuna sokulmuştur.
Bunları başından beri biliyor ve itiraz ediyoruz. Bizim gibi kalem sahiplerini dinlemek zorundaydılar. En azından “Acaba?” demeliydiler.
Gelen haberler Güneydoğu’yu A. Öcalan’ın istediği gibi yönettiğini gösteriyor. Devlet varla yok arasında... Gazetemizde Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın yerinden aldığı haberlerini okudunuz. Siz Ümit Özdağ bilinen isim dersiniz, bizim tavrımız zaten belli... Tahlillerimizi hiç dikkate almazsınız ama birçok meselede hükûmetle mutabık bazı yazarlar da Güneydoğu’da olup bitenleri yazıyorlar. Bugün gazetesinde, eski cumhuriyet savcısı Gültekin Avcı feveran ediyor meselâ... “Güneydoğu PKK’dan soruluyor.” diye kaç defa yazdı. AKP yönetiminin deyişiyle hadi bizler “barış”ı sabote ediyoruz, Gültekin Avcı da mı “barış”ı sabote etmek için yazıyor?!
Öcalan bir “devlet” yönetiyor Dün yazdık... İmralı’da sorgularında ne söylediyse aynen uygulanıyor.
PKK’nın “genelkurmay başkanlığı” koltuğuna oturtulan Murat Karayılan, “Görev değişikliği Serok istediği için.” diyor.
Kandil net söylüyor: “Abdullah Öcalan’ın özgür olmalıdır. Demokratik çözüm sürecinin birinci aşaması 1 Haziran’da tamamlanmıştır. 2. aşamada anayasada Kürt halkının doğal ve demokratik hakları yer almalı, Anayasa Demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan’ı açık bir ifadeyle ortaya koymalıdır.”
Sonra yine M. Karayılan eline alıyor sazı:
“[Serok’un] dışarısıyla irtibatı olmalı. Diğer taraftan yardımcıları ve sekreterleri olmalıdır. Ancak bu şekilde müzakere sürecini yürütebilir. Herkes şunu bilmeli ki biz Türk devletine muhtaç değiliz, eğer adım atsın diyorsak bu anlaşmak ve barışmak içindir. Bu da tek taraflı olmaz, olamaz. Süreç tek taraflı ilerlemez. Herkes bilmeli ki önümüzdeki bir hafta çok çok önemlidir. Türk devletinin şu anki gibi tavrı devam ederse süreç tıkanır. Şu anda tıkanmamış ama tıkanma aşamasındadır. Kısa sürede bizi ikna edecek adımlar bekliyoruz, eğer bu adımlar atılmazsa süreci onlar tıkatır ve sorumluluğu da onlardadır.”
Yani ne yapacaklar?
M. Karayılan silahlı güçlerin başına boşuna geçmedi!

Yazarın Diğer Yazıları