Politikanın fır fırı!
Politika aynı zamanda hızlı karar alma sanatı... Kemal Kılıçdaroğlu, kim ne derse desin puan topladı. Bencillik etmedi... "Muhalefetin büyük partisi benim, herkes bana ram olacak... Türkiye'nin şartlarında iktidar partisine yanaşmayan bana yanaşacak ve benim dediğime gelecek." demedi. İnşallah 24 Haziran seçimlerinde marjinal sol/PKK yatkınlarını, sağduyulu seçmenin oyuyla TBMM'ye sokmaz. Milletvekili adayları çok dikkatli seçilmelidir. Yoldaşlık hukukuna da uyulmalıdır. Birlikte yola çıkılanlara, bütün cefayı çekenlere, paratönerlik edenlere eşik aşılınca sırt dönülmemelidir.
Günlük politikaya girip şu milletvekili şu partiye geçti, şu partiden şu kadar milletvekilinin geçeceği söyleniyor; eski cumhurbaşkanı, adaylık kararını bugün yarın verecek konularına hiç girmeyeceğim. Dediğim gibi politika saat saat değişiyor. Şu anda yazdıklarımız bir müddet sonra manasız kalıyor.
Saadet Partisi adı değişse de fikri ve kadrosuyla üçüncü köklü parti. (Millî Nizam-Millî Selamet-Refah-Fazilet-Saadet) "Köklü" demem, sadece partinin eskiliğinden dolayı değil, Türkiye'de ektiği tohumlar ve politikada oynadığı rol itibarıyladır.
Kendi içlerinden çıkmış Ak Parti'nin esasını oluşturan kadroları da en iyi bilecek olan Saadet Partisi yönetimidir.
Türkiye'de partiler arası mücadele değil; "bloklar" arası mücadele başlamıştır. Blok içinde yer alan partilerin, seçimden sonra herkes yoluna gitse bile artık birbirlerine yüklenmeleri, kırıcı olmaları düşünülemez. Birbirlerine yüklenenleri, kırıcı olanları halkın bir tarafa yazacağını bilmeliyiz.
Ne deniyordu? ABD'deki gibi iki parti yarışsın. Şu anda vaziyet öyle görünüyor.
Saadet Partisi, muhtemelen CHP ile birlikte hareket edecek. SP'nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu öncelikle "kuvvetler ayrılığı" şartını öne sürdüğüne göre Ak Parti ile bir araya gelmesi düşünülemez. (Her an her şey değişebilir, diyoruz. "Değişmeme" üzerinden konuşuyoruz.)
Ak Parti yönetimi Saadet Partisi'nden kendilerine çıkaracağı dersler var. ("Yönetim" deyip duruyorum ama aslında "tek kişi". Bunu biliyorsunuz. Ben "yönetim" dedikçe "tek kişi" akla gelmelidir.)
Temel Karamollaoğlu, bir basın toplantısında söylediği şu sözler yabana atılamaz:
"(Ak Partilileri kastederek) Bu arkadaşlarımız …. o kadar büyük, ciddî yanlış adımlar attılar ki telafisi bu arkadaşlar tarafından mümkün değil. Biz bir ittifak kurabilir miyiz? Garip geliyor ama arkadaşlar derse ki 'Biz size devleti teslim ettik, gelin beraber yönetelim, kararları da siz alın.' O zaman varız. Ama sil baştan her şeyi değiştirmek şartıyla. Başka türlü ülkenin düze çıkması mümkün değil. Bir numaralı mesele adaletin tesisidir. Adalet olmadan bir ülkede huzur olmaz. İkincisi işin ehline verilmesidir. Bu arkadaşlar işin ehline vermeyi istemiyorlar artık. Çünkü ehil insan geldiğinde 'Bunların yapma dediği işi yaparım, ancak böyle düzelir.' diyor. Üçüncüsü de kucaklaşma. Bu memlekette bizim farklı fikirlerde, inançlarda olan insanlar olarak kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Huzur başka türlü sağlanmaz ki."
Temel Karamollaoğlu tecrübeli bir politikacı. Ak Parti Bloku yanında CHP Bloku da onun sözlerini bir tarafa yazmalıdır.