Politikacılarımızın iteleyen üslûbu
Bir televizyon kanalının baş spikeri ile Reis açık açık çatışıyor. Spiker biliniyor gerçi ama, neme gerek, isim vermeyeceğim! Spiker, Fransızların "Sarı Yelekliler"inden hareketle şöyle demişti:
"Türkiye'de barışçıl protestolar olamaz, hadi bakalım, barışçıl bir eylem için zamları protesto edelim. Doğal gaz zamlarını... Hadi bakalım, yapabilecek miyiz? Kaç kişi çıkacak sokağa korkudan, endişeden dayak yerim vesaire. Hakkımı arayacağım ama ne yaparım başım belaya girer mi, kaç kişi çıkar Allah aşkına?"
Reis, baş spikere kaç gündür adını vermeden laf yetiştiriyordu. Sonunda Konya'da Mevlâna'nın şehrinde hedefe koydu:
"Birileri çıkmış portakal mıdır, mandalina mıdır, narenciye midir sokağa çağırıyor. Haddini bil haddini. Bilmezsen haddini, bu millet patlatır enseni!"
"Korku", "endişe" gibi sözleri baş spiker niçin sarf etmiştir? Önce bunu düşünelim. Eğer bu sözler suçsa zaten savcılığa verilmiş. Savcılıkta ne demek istediğini açıklayacak.
Reis, mahkemeler dururken, doğrudan baş spikere "Bu millet patlatır enseni!" demesi doğru mu? "Bu millet"in içinden biri çıkar ense patlatmaya giderse?! Allah esirgesin!
Politikacılarımızın ve en çok Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı dil tartışılıyor. Ne olursa olsun gönül kazanmak varken, niye hep öteye itiyoruz, niye hep kakıyoruz?
Mevlâna'nın (1207-1273) çağdaşı Yunus'un (1240/1241-1320/1321) "Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil." mısrasını yazıp baş köşeye asmalıyız. (Not: "Mısraını" demiyorum!)
Yunus Emre'nin, "söz" üzerine mısralarını devleti yönetenler, yönetmeye talip olanlar biliyorlardır.
Bir devlet nizamı vardır. Kafadan ceza verilemez. Kanunî sınırları aşanlar varsa, hakkaniyetli savcıların, hâkimlerin karşısına çıkarlar.
Biz de sözümüzü Yunus'la bitirelim:
Keleci bilen kişinün yüzini ag ide bir söz
Sözi bişürüp diyenün işini sag ide bir söz
Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı
Söz ola agulu aşı balıla yag ide bir söz
Kelecilerün bişürgil yaramazunı şeşürgil
Sözün usıla düşürgil dimegil çag ide bir söz
Gel ahî iy şehriyâri sözümüzi dinle bâri
Hezâr gevher ü dînârı kara toprag ide bir söz
Kişi bile söz demini dimeye sözün kemini
Bu cihân Cehennemini sekiz uçmag ide bir söz
Yüri yüri yolunıla gâfil olma bilünile
Key sakın key dilünile cânına dâg ide bir söz
Yûnus imdi söz yatından söyle sözi gâyetinden
Key sakın o şeh katından seni ırag ide bir söz
(keleci: söz, mânâlı söz; şeşür: çözmek, bağını koparmak; şehriyar: padişah; bilü: bilgi; dağ: yanık yarası; yat: yol, usûl; gayet: nihayet, uç, nokta.)
(Burada, Yunus'u hatırlatan Hilmi Özden'e teşekkür ederim.)