PKK'ya imza dopingi
Altı şehit verildiği gün PKK ulakları bir bildiri daha patlattılar. PKK'ya bayağı doping olmuştur.
1128 imzalı bildiriyi yayınlamalarının ertesinde PKK, Çınar'da, çocukların, kadınların öleceğini bile bile lojmanların önünde bir ton bomba infilak ettirmiş, mini mini yavruların canlarını alarak yüreğimizi yakmıştı.
Geçmişte de sormuştum: Marxist PKK'lılar değil de "İslâmcı" Hizbullahçılar (bizdeki Hizbullah) aynı şekilde saldırsalardı; hendekler kazsalar, bombalı tuzaklar kursalar, çocukları katletselerdi bildirici akademisyenler yine destek verirler miydi?
Kimse kimseyi kandırmasın. PKK Marxizme dayandığı için destek görüyor.
Silâhların konuştuğu bir yerde "fikir hürriyeti" diyerek bildiri yayınlanamaz.
Liberaller! Aklınızı başınıza toplayın! "Bildirinin 'içeriğine' ("mahiyetine" demek istiyorlar) katılmam ve imza vermem ama fikir hürriyetidir, imza verme haklarını desteklerim" gibi ipe sapa gelmez lâflar etmeyin. (Söz Voltaire'den aşırılmıştır; liberallerimiz Batıcı güya... Sanki Voltaire, "Çocuk, kadın, ihtiyar demeyin vurun; hendek kazın, tuzak kurun, yıkın; insanları eşiğe çıkamayacak hâle getirin; ülkenizi bölün!" demek için "Fikrinize katılmıyorum ama fikrinizi söyleme hürriyetinizi canım pahasına savunurum" sözünü söylemiş!
Son bildiride imza sayısı 611. Bu bildiride rekor imza ile Boğaziçi Üniversitesi başı çekiyor. En tuzu kurular, en çok imza verenler. (Kapı kapı dolaşıp imza toplayan Prof. bir "kızıl milyarder"in hanımı.)
12 Eylül öncesinde Marxist silâhlı grupları destekleyenler de tuzu kurulardı. "Salon sosyalistleri" tabirini bilirsiniz.
Boğaziçi'nden son bildiride imza sayısı 151. Boğaziçi'ni 43 imza ile ODTÜ takip ediyor. İstanbul Bilgi 32, İstanbul ve İstanbul Teknik 29'ar, Marmara 22, Dokuz Eylül 20, Koç 19, Sabancı 17, Kadir Has 15, Hacettepe 14, Mimar Sinan 13, Ege 11, Ankara 11...
1128 imzalı bildiri; doğrudan hendekleri savunan, PKK ile mücadele edenleri katliamcı gösteren bir bildiridir. İkinci bildiri ise, PKK'yı savunanların savunma hürriyeti vardır, diyen bir bildiri. Asıl maksat PKK destekçilerinin soruşturulmasının önüne geçmek, soruşturanlara gözdağı vermek, ülkemizi Batı'ya şikâyet etmek...
Birinci bildiriden bir cümle: "Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini... talep ediyoruz." (Kandil bile böyle yazamaz!)
İkinci bildiriden bir cümle: "Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir." (Behey kendini bilmezler! Hangi ülke meselesi!)
İkinci bildiri, birinci bildirinin önünü açmak için yayınlanmıştır. Aynı sonuca çıkar.
Her iki bildiride de imzası olanlar, ülkemin düşmanıdır, insanlığın düşmanıdır. Bu saatten sonra hiçbirini yanılmış, gafil kabul etmem mümkün değildir. Her adımı bilerek atıyorlar, PKK'nın üniversitelerdeki büroları gibi çalışıyorlar.
Bunlara göz yuman da işbirlikçidir!