PKK'ya asıl yol açanlar kimler?
PKK militanları ellerini kolların sallaya sallaya Türkiye''ye girdiler... Mersin-Mezitli''ye kadar geldiler. Polisimizi şehit ettiler. Polisimize kurşun sıkan kadınlardan biri "gazeteci"ymiş. CHP''nin 2012''de hazırladığı "Tutuklu Gazeteciler Raporu"nda onun da adı var.
PKK''lı mı, değil mi, bilinmez. Şu gerçek ki, soldan gelenlerle PKK iç içe. Ayırt etmek güç. Önce neden tutuklandıklarına bakmalı. Maalesef CHP''nin bir kanadının böyle "ince" ayarları yok, kabul etmek lâzım,
Şimdi Ak Parti, CHP''nin bu zaafını alabildiğine kullanıyor. İnşallah "PKK militanı gazeteci" tartışmaları ders olur.
Kim ne derse desin R. T. Erdoğan''ın şu sözlerini önemsiyorum:
"Bu teröristlerin hangisinin izini takip ederseniz edin ucu ya HDP''ye ya CHP''nin ''gazeteci, siyasetçi, sivil toplum temsilcisi'' diyerek sahip çıktığı kesimlere ya da Batı ülkelerine çıkar. HDP''yi allayıp pullayarak, meşrulaştırma ve iktidara ortak etme peşinde koşanların ellerinde yapılan her terör saldırısında dökülen kanların izi vardır, olacaktır,"
HDP tamam, biliniyor; tartışmasız. Ama CHP''yi toptan aynı sepete atmak... Bu mümkün mü?
Ak Parti önce kendisine bakmalı...
Çözüm/çözülme dönemini nasıl başlattılar? Ak Parti''nin yanında CHP çok masum kalır.
Dün "çetele" tuttuğumdan bahsettim.
AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra iktidara geldi. Yine şehitler veriyorduk. Bir kere olsun İktidar kanadından biri şehitlerimizin cenaze namazını kılsın... Baş sağlığı dilemeye gitsin... Ama şehidimizin cenazesi kaldırılırken düğünlerde, şenliklerde, iftarlarda Ak Partililer vardı, R. T. Erdoğan vardı.
"Çözüm" dedikleri dönemde, PKK''nın önü alabildiğine açıldı. Çok şehit verdik. Dün de yazdım... Vebali Ak Parti yönetiminindir. Taşıyamayacakları bir vebal.
"Çetele"ye geleceğim. 2003''te çıkan "Tayyip Bey ne zaman şehit ailelerine iftar verecek?" başlıklı yazımı ve sonra basılacak kitabım için bu yazımın altına daha önce yazdığım yorumu veriyorum. Hüküm sizin:
"Artık bu köşede çetele tutmuyorum... Çünkü olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki çetele yetiştiremiyorum! Başından beri takip ediyorum; hükûmet ve muhalefet ne zaman şehit cenazesine katılacak, halkın acılarına ortak olacak? diye yazıp durdum. Ama onlar sadece belli kişilerin sevinçlerine ortak oldular; ya nikâha gittiler, ya sünnet düğününe...
Ama ülkesi için vuruşup şehit düşenlerin ailelerinin acılarını gidip bizzat paylaşmadılar.
Recep Tayyip Erdoğan peşine gazeteci ordusunu takıp belediyelerin iftar çadırlarını dolaşıyor, kendi milletvekillerine ve bazı işadamlarına iftar veriyor... Ama ülke için hayatını ortaya koyanlara moral verecek bir jest niçin yapmıyor? Niçin gönül almıyor, acılarını paylaşmıyor?
Gazilere, şehit ailelerine iftar ne zaman verecek?
Merakla bekliyorum." (Yeniçağ, 14 Kasım 2003)
Kitabı hazırlarken şu yorumu yazdım:
"[Bu yazıdan önce de PKK terörü üzerine çok yazdım ve çetele tuttum. AKP başa geçtikten sonra Güneydoğu''da belli bir kıpırdanma başladı. Irak''ın kuzeyini yuvalanmış PKK''lılar, Güneydoğu ve Doğu Anadolu''da "muhkem" alanlar kurdular ve saldırıya geçtiler. Hükûmet, terör sanki askerin meselesiymiş gibi davrandı ve hemen hiç üzerine alınmadı. Hâlbuki terörün gayesi siyasî ve mesele asıl siyasîlerin... Eğer bir strateji çizilmiş ve terör bütünüyle yok edilmek istenmişse, herkes kimin tarafında olduğunu ortaya koymalıdır. Askerin mücadele ettiği bir alanda siyasîler geride duramaz; asker ancak siyasîlerin izni çerçevesinde mücadele yürütür. Türkiye''de ise bu meselenin siyasetin dışında görülmesi askerin siyasete sık sık müdahalesi insanları tereddüde düşürmüş, iki başlı bir devlet yönetimi şüphesi doğurmuştur.
Çetele meselesi... Yazılarımı takip edenler bilirler, şehit haberleri gelmeye başladıkça, Başbakanın (AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan) ve Ana Muhalefet Partisi liderinin (CHP Genel Başkanı Deniz Baykal) o hafta kaç düğüne ve kaç nişana katıldığının çetelesini tutuyordum. 2009 yılına gelindiğinde, terör azdıkça azdı, çok ailenin yüreğine kor düştü; ancak, o zaman bir kıpırdanma görüldü. Başbakan katıldığı bir başka cenaze töreninde şehit cenazesi varsa, şehidin de cenaze namazını kılmıştı, başka bir törene katılmamıştı. İlk defa, 3 Ekim 2008''de Şemdinli''de Aktütün Karakoluna baskında 20''ye yakın şehit verildiğinde, meselenin ciddiyetini kavramış (!) (İktidara geldikten 6 yıl sonra!), Türkmenistan ve Moğolistan gezisini yarıda kesmiş, Kırıkkale''de şehit askerin cenaze törenine iştirak etmişti. Bu kitaba almadım ama şehitler üzerine çok yazdım... Sık sık çeteleyi verdim. Tedbir alınmazsa işin nereye varacağı belliydi. Ve zaman içinde yazdıklarımızın hepsi çıktı. Nişan-düğün birkaç kişinin sevinci ama şehit bu milletin acısıdır. Milletten oy alan siyasîler acıya ortak olmalıdır. Birliği, dirliği göstermelidir. Bütün söylediğim bu."]
Tencere dibin kara seninki benimkinden kara!