PKK devletçiği hazır

Büyük Orta Doğu Projesi, hedefine emin adımlarla ilerliyor. Irak'tan sonra Suriye'de Fırat'ın doğusunda yeni bir Kürt devletçiği ilan aşamasına yaklaştı.

Aynı şekilde Büyük Yunan Megali ideası da Ege ve Akdeniz'de gene amaçlarına doğru sürekli kazanarak ilerliyor. 18 kayalık ya da ada veya adacıkta epey bir süredir Yunan bayrağı dalgalanıyor.

Fırat'ın batısında ise çözülen bir şey yok. Ne Türkmen Özek bölgesinden söz eden bir Türkiye var, ne de İdlib'in geleceğine ilişkin sonuç alıcı bir politika ortaya konulabilmiş.

Kısacası, Fırat'ın Doğusunda ABD Suriye'nin petrol bölgelerinde hem nüfuz ve hem de nüfus hareketi ile büyük bir kazanım yaşarken, Türkiye, ekonomik olarak işsizliğin arttığı, borç yükünün taşınamaz olduğu ekonomik ağır bunalımların kapıda beklediği bir ülke durumuna sürüklenmiş durumda.

Başka?

Esat ise, ister Türkiye'deki politik iktidarla muhatap olsun isterse olmasın yerli yerinde duruyor.

Bir tek aralanmış kapı görüyoruz. Oradan az da olsa bir ışık sızıyor.

Libya.

Libya'da Türkiye'nin anlaşma yapıp desteklediği yönetim, ABD'nin az biraz imkân tanımasıyla, muhalefete karşı başarı kazanmaya başlamış durumda. Bunun dışında, küçücük Yunanistan, ondan daha küçük İsrail ve hiçbir esamisi olmayan PKK yaptığı bütün hamlelerle önemli kazanımlar elde etmiş durumda.

Türkiye'deki yönetim, baka davasının önemli bir kısmını Ege'de Yunanistan'a heba etmiş görülüyor. Yönetimin zihnini meşgul eden tek şey iktidarı kayıp etme korkusu. Sanki sonuna kadar iktidar olmak zorundaymış gibi. Sen kayıp edersen kıyamet kopmaz, memleketin öteki evlatları kazanır. İktidar dışardan gelecek değil ya.

İktidarın diğer ortağının asıl derdi, "kurulması için can attığı Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin devamı." Gerisine aldırmıyor bile. Onların derdi yeter ki muhalefet amacına ulaşmasın. Sanki muhalefet uzaydan gelecek de ülkeyi istila edecekmiş gibi davranıyor.

Ekonomisi dibe vurmakta olan Türkiye'de iktidar sahiplerinin bundan sonra konuşacakları tek konu Libya'daki Hafter Güçlerinin geriletilmesi ile Korona yönetimi olacak.

18 adayı konuşmayacaklar.

PKK/PYD'nin Fırat'ın doğusunda elde ettiği siyasal başarıyı da konuşmak istemeyecekler.

Burada akla şu soru geliyor, ABD Fırat'ın doğusunda kendi iç sorunlarına rağmen önceden hazırladığı plandan taviz vermeden başarılı olurken, Türkiye'ye neden Libya'da dolaylı destek verdi?

Birincisi Türk kamuoyu, Libya'ya takılırken, Fırat'ın doğusunu unutacak veya etkisini hafifletecek.

İkincisi, Libya'da Hafter güçlerinin önemli destekçisi Rusya'dır. Hafter kayıp ettikçe Rusya'da kayıp edecek. Türkiye Hafterle çarpıştıkça ister istemez dolaylı olarak Suriye'deki ortağı Rusya ile çıkarları açısından çatışmış olacak.

Bu çatışmanın doğuracağı olası yansımaların Suriye'deki ABD çıkarlarına hizmet edeceği açık. Çünkü asıl sorun burada. Suriye'deki Türk-Rus anlaşmazlığının politik sonuçları bölgenin ABD lehine yeni bir politik sürece girmesine neden olmaz mı?

Olur.

İşte ABD Libya'da neden kendini çok belli etmiyor sorusunun cevabı bu olabilir.

Burada asıl sorun Türkiye'nin uzun vadeli çıkarlarının korunup korunmadığı meselesidir. Elbette Libya ile yapılan anlaşma önemlidir. Özellikle Akdeniz'de Türkiye'nin elinin güçlenmesini sağlamıştır. Bu konuda kimsenin itirazı yok. Lakin en az bu mesele kadar önemli olan ve Türkiye'nin gelecekte toprak bütünlüğünün korunmasında önemi tartışmasız kabul edilen Kürt özerk bölgelerinin kuruluyor olması karşısındaki Türkiye'nin gücü ve tutumudur. İlerde devlete dönüşmesi muhtemel yapılar kurulmasının olası sonuçları göz ardı edilemez.

İşte bu konuda "Biz milliyiz. Siz bölücüsünüz. Biz Türkiye'nin bekasını temsil ediyoruz, siz yıkımsınız" diyerek muhalefeti suçlayan iktidar, Fırat'ın doğusu ile 18 adadaki Yunan işgallerine sessizliğini sürdürürken Fırat'ın doğusunda beklenen olası durumla karşılaşma aşamasına geldi. Bakalım nasıl bir millilik ve beka sınavı verecek?

dfs-004-001-011-001-001-001-002-016.jpg

Yazarın Diğer Yazıları