Peyami Safa: “Sancı”nın adı
Peyami Safa vefat edeli 50 yıl oldu.
Peyami Safa’nın, fikrinin vüs’ati, edebiyatının enginliği nispetinde anıldığını söyleyemeyiz.
Anılmaması, geride bırakılmak istenmesi izafîdir.
Millî idi; beynelmilel değildi dersem, niçin “geri” de bırakılmak istendiğini görebilirsiniz.
Artık Peyami Safa’ya “kıymet” vermekten imtina edenler yavaş yavaş o “izafî” korkularından sıyrılmaya başladılar.
Peyami Safa’nın kalem gücü, mütefekkir yazarın üzerine ne kadar kalın bir örtü örterseniz örtün, o örtüleri şeffaflaştırıyor ve buharlaştırıyor.
***
Peyami Safa, 2 Nisan 1899-15 Haziran 1961 tarihleri arasında yaşamıştır.
Abdülhamid zamanında doğmuş, babasının ölümüne sebep olduğu için Padişah’ı hiç sevmemiş, Meşrutiyeti, Mütarekeyi, Osmanlı’nın yıkılışını, ülkenin işgalini ve cumhuriyetin kuruluşunu görmüş, kendisi için taraftar olunup olunmaması bir “dehâ ölçme” sorusu olan harf inkılâbının acısını duymuş, “tereddütleri” hiç bitmeyecek “sancılı” Peyami Safa’yı idrak edebilmek için, dönemini, çevresini, ilişkilerini iyi bilmek gerekir.
***
Peyami Safa’nın yazdıklarının hepsi derlenip toparlandı mı?
Yazdıklarının ne kadarının sonraki nesillerle buluştuğunu araştırmak gerekir.
Kütüphanede Hafta dergisini karıştırıyordum. 1930’lu yıllarda yayınlanan Hafta dergisi...
Beşir Ayvazoğlu’nun, “Peyami-Hayatı Sanatı Felsefesi, Dramı” (Ötüken Neşriyat, 1998, 538 s.) kitabında anlattığı gibi, ağabeyinin neşriyat müdürü olduğu Hafta’da, Nâzım Hikmet Ran nezdinde “Bolşevik” zihniyetiyle büyük kalem kavgasına girmiştir.
Peyami Safa-Nazım Hikmet Ran arasındaki kalem kavgaları, Türk fikir hayatında ayrı bir yer işgal eder... Üzerine kitaplar yazılmıştır (Rahmetli Ergun Göze’nin, Nejdet Sançar’ın -Atsız’ın kardeşidir- kitapları meselâ) Bu ay ikisinin de ölüm yıldönümü.
Peyami Safa, N. Hikmet Ran için: “Nazım su katılmamış bir burjuvadır. Ve en sahte tarafı komünist tarafıdır.” (B. Ayvazoğlu, Peyami, s. 211) demesi, Türkiye’de bir gerçeği de yansıtır: Komünizm işçinin, köylünün meselesi olmamış, okumuş zenginlerin, kendilerini halktan kalın çizgiyle ayıran Türk burjuvazisinin meselesi olmuştur. Sıkıntımız da budur.
***
Peyami Safa’nın ve N. H. Ran’ın kalem kavgasına Nihâl Atsız da Peyami Safa’nın yanında girmiştir. Peyami Safa, Hafta dergisindeki “Haftada Bir Düşünce” köşesinde “Nâmık Kemal ve Gençlik” başlıklı bir yazı yayınlamıştır. (Hafta, S. 84, İkinciteşrin 1935)
(Önce şu notu düşeyim: Ünlü mütefekkir yazarın “Haftada Bir Düşünce” başlığını verişi de anlamlı; çünkü. Hafta fikir dergisi olarak tasarlanmış ama, çok satma endişesiyle tam bir magazine dönüştürülmüş. Peyami Safa da derginin 1935 yılındaki son sayılarında, bu sancısını hissettiriyor.
Bu başlık kendisini derginin muhtevasından uzak tutuyor! Dergiyi taradığımda gördüğüm o notu yanıma almamışım, onun için ayrıntıyı veremiyorum.)
“Nâmık Kemal ve Gençlik” makalesinde Peyami Safa, Atsız’dan aldığı desteği yazıyor. Bunun yanında, Namık Kemal’e de sahip çıkarak destek dairesini genişletiyor. Çünkü, yazıda belirttiğine göre N. Hikmet, Peyami Safa’yı hicveden şiirinde Nâmık Kemal’e “saldırıyor.”
***
Atsız imzasıyla bir broşür neşredilmiş. Peyami Safa: “Broşür, unvanının tabiriyle ’Nâzım Hikmetof Yoldaş’ın benim için yazdığı mahut hicviyeye cevaptır” diyor.
(Peyami Safa’nın yazısının altında Hafta imzasıyla “Atsız” imzasını açıklayan şu not yazılı: “Evvela ’Atsız Mecmua’, ’Orhon’ gibi müfrit milliyetperver mecmualar neşretmiş olan Bay Nihâl...”
Yer darlığından yazının ayrıntısını veremiyorum ama Peyami Safa’nın Hafta ve diğer dergilerde yazdıkları tekrar taranmalı ve kitaplarına alınmamışlar varsa derlenmelidir.