Pazar akşamının mutluluğu içimden geldiği gibi aktı gitti
Ne yalan söyleyeyim içim içime sığmadı 3 Eylül Pazar akşamı…
*
Voleyboldan anlar mıyım?
Anlarım denilemez.
Seyrederim ama…
Ama çok heyecanlı olsun da istemem, dayanamam, dayanamaz yüreğim.
*
Ama ben pazar günü akşamı belki de hayatımın en dayanılmazvoleybol maçlarından birini izledim ya, böyle bir maçı bir daha izleyebilir miyim?
Hiç sanmıyorum!..
*
Maçı tam olarak izleyebildim mi?
İzleyemedim!..
İzleyemedim, çünkü tempo o kadar yüksekti ki ya kalbim dayanmazsa diye geçirdim içimden:
Hem; “Sen gazetene lâzımsın, aman kendine dikkat et” dedim kendime.
*
Biliyorum “O kadar mı?” diyeceksiniz ya, tam da o kadar işte!...
O kadar heyecanlı…
Stresli…
Gururlu
Mücadele dolu…
O kadar anlamlı…
Unutulmaz…
Bu maçla ilgili o kadar ne varsa, o kadar çok şey denilebilir işte!..
*
Biz ekran başında heyecanımızı kontrol edemezken, filenin sultanları hem final maçında hem final maçına gelene kadar oynadıkları maçlarda;
Çeyrek final maçında mesela…
Mesela, yarı finalde, nasıl oluyor da yürek o strese dayanıyor.
Ne diyeyim helâl olsun!..
*
Milletler şampiyonu olan…
Ardından Avrupa şampiyonu olan filenin sultanları böyle giderse;
Niye Olimpiyat şampiyonu…
Niye Dünya şampiyonu olmasınlar ki?
Niye?
*
Oysa emeği çeken…
Mücadeleyi veren…
Teri akıtan…
Çileyi çeken
Stresi çeken hep kızlarımız değil mi, şampiyon kızlarımız.
Filelerin sultanları,
Yıldızları filelerin…
Bakın işte onlar Avrupa Şampiyonu oldular.
Bırakalım da birkaç zaman bunun tadını çıkarsınlar, ne var bunda!..
*
Beni pazar akşamı uykusuz bıraktıkları için onlara teşekkürler ediyorum.
Strese soktukları…
Heyecanlandırdıkları…
Hatta ağlattıkları için de teşekkürler ediyorum.
Yüreğinize…
Aklınıza…
Kollarınıza…
Parmaklarınıza sağlık…
Hepinizin alnınızdan öpüyor, bize böylesine yaşamın bütün sünepeliğinin içimize sindiği…
Gülmeyi unuttuğumuz…
Her birimizin üzerine insafsızca sindirilmiş bu yaşam gailesi içinde boğuşurken…
İçinden çıkamadığımız hallere düşmüşken…
Siz, o akşam içimizi ferahlatmanız, duygularımızı kabartmanız yok mu sizi tanımlayacak sözcük bulamadım biliyor musunuz!..
O sözcüğü bulamayınca da Ahmet Arif’in Anadolu şiirinde hani “Gör nasıl yaratılırım yeniden” bölümünü size armağan etmek istedim.
*
Ne diyordu Ahmet Arif o şiirinde
“Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?”
*
Avrupa Şampiyonu sultanlarımıza ben daha ne diyeyim ki…
Rabb’im sizi; ailenize ve milletimize bağışlasın.
*
Benden bu kadar.
Pazar akşamından sonra hep mutluyum… gururluyum… heyecanlıyım…
Daha ne olsun!..