Partilerimiz etnikçiliğe teslim olmamalı
Etnikçi siyasetin kutsanmasını anlamıyorum.
Ahmet Türk bu kadar tecrübeli bir siyasetçi, etnikçiliğin Türkiye parçalayacağını bile bile PKK''nın tezlerini dillendiriyor. Ve PKK''nın tezlerin dillendiren birini ana muhalefet partisi genel başkan yardımcısı ziyaret ediyor.
"CHP, HDP''den ne bekliyor?" sorusunu soracağım.
Önce 22 Haziran tarihli CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı''nın Ahmet Türk''ü Mardin''de evinde ziyaret ettiği haberini okuyacağız. Sonra 21 Haziran tarihli Ahmet Türk''le yapılan röportaj üzerinde duracağız.
"CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, görevden alınan ve yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile Mardin''de bir araya geldi. (...) Türk, görüşme sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, ''Toplumda değişim dönüşüm var. (…) CHP iktidara doğru yürüyor. Bu sanıldığı kadar kolay olmayacak. Yeni bir dönemin kapısı açılıyor. Önemli olan yalnız seçimi kazanmak değil seçim sonrası da ne olacağını düşünüyoruz. Önemli adımlar atılacaktır'' diye konuştu.
''Türkiye''nin en önemli meselesi Kürt meselesi'' diyen Türk, ''Bu konunun diyalogla konuşmayla çözülmesi gerekiyor. Sürecin buna müsait olduğunu düşünüyorum. Geçmişte büyük acılar yaşandı, yanlışlıklar yaşandı. Bugün silahlı mücadelenin sorunları çözmeyeceği artık anlaşılmıştır. Bu konuda da ciddi adımların atılması lazım..."
Gazeteduvar''dan Vecdi Erbay Ahmet Türk''le Mardin''de görüşüyor. Röportajının girişinde, Abdullah Öcalan''ı küplere bindirecek bir imaj çiziyor:
"Siyasette rol aldığı yıllar içinde memleketi Mardin''de ve aslında bütün Türkiye''de saygın bir isim olarak kabul edildi. Sağduyusu, olaylara yerinde müdahalesi, kritik zamanlarda görev üstlenmesi hep takdir edildi. Türkiye siyasetinin ve Kürtlerin nabzını deneyimi sayesinde doğru tuttu."
A. Öcalan''ın kendi cenahından kendisinin önüne geçecek bir isme asla tahammülü yoktur. Daha önce, onun "İmralı''daki Konuk" kitabımızdan Ahmet Türk''ü nasıl gördüğüne dair notu vermiştim. Kendilerinden gördüklerinin bir eksik tarafına mutlaka işaret ediyor.
"Çözüm=Çözülme" döneminde, HDP milletvekilleri, İmralı''da, A. Öcalan''la görüşüyor, "Başkanım, başkanım..." diye kılınıyorlardı. O görüşmeleri PKK "Demokratik Kurtuluş Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları)" başlığıyla yayınladı. O notlarda Ahmet Türk''ün adı beş yerde geçiyor.
Pervin Buldan A. Öcalan''a Ahmet Türk''ün selâmını iletiyor: "Ahmet Türk özel selâm gönderdi. Ayrıca aldığınız bütün kararların arkasında olduklarını söyledi. ''Hem bireysel hem de halk olarak arkasında olduğumuzu bilmesini istiyoruz.'' dedi." (s. 138)
Ahmet Türk''ü PKK''dan ayrı düşünebilir miyiz? Bütün sözleri PKK''ya endeksli.
Gazeteduvar''da çıkan röportajda, soruyu soran da sanki Kandil adına soruyor: "Kürtlerin seçime yönelik beklentisi ya da kuşkuları nelerdir?" gibi absürt soruya, Ahmet Türk''ün cevabı da absürt:
"Türkiye''nin sorunları, özellikle Kürt halkının talepleri konusunda somut bazı çalışmalar, açıklamalar yapması lazım. Bugün on binlerce Kürt siyasetçi hukuksuz bir şekilde zindanda. Bir kısmı FETÖ''nün yargıçları ve savcıları tarafından, diğerleri de AKP-MHP yargıç ve savcıları tarafından zindana konuldu. Şimdi on binlerce Kürt hapisteyken ve bu konuda muhalefet partileri tarafından ciddi bir şey yapılmazken Kürtler niye güvensin onlara? (...) Umut ediyoruz ki Kürt halkının talepleri konusunda somut adımlar atılır ve gerçekten demokratik bir sistem oluşturulur."
"Kürtler" sanki uzaydan geldiler, belli bir bölgeye kondular. Bir ayırımımız mı var?! Biziz, hepimiziz. Ayırımcı adlandırma, emperyalistlere uşaklıktır.
"Altılı Masa"da Diyarbakır''ı bir başka ülkenin başşehri gibi gören iki parti daha yer alıyor.
HDP''de ısrar, Ahmet Türk gibilerinde ısrar, muhalefeti nereye götürür? Bunlara yanaşmak PKK''ya yanaşmaktır. Yakınlaşmanın kendilerine kaybettireceği oyları hesap etmelidirler. Maalesef bu hesap yapılmıyor. "Bütüncü" değil, "parçacı" tavır sergileniyor.