'Özlenen tablo'ya bak!
Bugün köşemi M. Halistin Kukul Hocamıza bırakıyorum. Memleketin hâli onun
mısralarında çok güzel özetlenmiş:
Elin oğlu baş bayi, arıyor kelepiri;
Zengin işret peşinde, düşünen kim fakîri?
Baş usta, bu işlerin hem önderi, hem pîri:
Baş kaldıran kafaya vuruyor tokmak, tak tak!
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Söz sâhibi; ya popçu, ya topçu, ya şuh yosma;
Takılıyor boynuna, Türk’ün her gün bir tasma!
Nasıl dersin a dostum, bunlara kulak asma?
Yapılanı almıyor, ne akıl ne de idrâk;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Sahtekârın yüzünde merhametten eser yok;
Parayı yığanların alınlarında ter yok.
Dürüst, kibar, nâzik’e, bu cemiyette yer yok:
Ayırmak mümkün değil, kim salak, kim asalak!
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Vekil; ya maç yorumlar, ya şakîyi kucaklar!
Görülüyor apaçık, şimdiden olacaklar.
Yeminle aldatanlar, Allah’tan bulacaklar:
Sokaklar câni dolu, gençliğin çoğu aylak;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Müslüman diyârında zinâ âşikâr oldu;
Bunu meşrû kılanlar, maalesef yâr oldu.
Din adına nice şey, gerçekte, inkâr oldu:
Hakikatin mânâsı devrildi tepetaklak;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Öksüz-yetimden çıktı, Akdamar’ın parası;
Papaza yol açanlar, milletin maskarası.
Sahte tebessümlerde, zifirin bin karası:
Zihinlerde binbir ur; gözler dopdolu çapak;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Türk evi duman duman, Türk dili lime lime;
Tabiat, “doğa” oldu!.. Katledildi “Kelime!”
Elbette ki muhtâcız, her ân akl-ı selîme:
Nutuk atana şak-şak, mezar başında şak-şak;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Yangın yeri, bir uçtan bir uca bu memleket;
Hâin elinde silâh, mazlûm ödüyor diyet!
Ara, mes’ûl bulasın; kimdedir salâhiyet?
Nice arsız-beyinsiz paraya-pula uşak;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!
Ya şu fikir âlemi; ya üniversiteler?
Kim, kimi sürüklüyor; kimleri, kim iteler?
Ecnebînin zıpkını, kalbimi oyar- deler:
Millî bir mücâdele, bunla baş eder ancak;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo” ya bak!
Bir vaziyet ki, sorma, tarif edilmez, tarif!
Bilemezsin, kim câhil; kim âlim, kimdir ârif?
Karmaşanın içinde baştanbaşa maarif:
Bakışlar, hep riyâkâr; sözlerin hepsi kaypak;
Ey vatandaş uyan da “özlenen tablo”ya bak!