Özgür yanlış yoldasın… Sol/PKK sökmez!

CHP’nin genel başkan adaylarından Özgür Özel, “Parti sağa kaydı, değiştireceğiz.” diyor. Sonra ekliyor: “Düzelteceğiz.”

Bunu diyen kişi, TBMM’de CHP Grup Başkanı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı başındaki kişi. Genel başkanlığa aday olunca özüne mi döndü?! Her fırsatta CHP adına konuşan o. Niçin K. Kılıçdaroğlu’na: “Başkan ne oluyoruz… Sağa kaydık. Olacak iş mi? Hemen sola kıvıralım. Bizim geleceğimiz solda!” demedi?

CHP’nin iki handikapı var: 1. Sol, 2. PKK. Türkiye’de PKK=sol’dur. Sokağa çıkın sorun, ne cevap alacaksınız!

Bizdeki sol, Batı’nın solu/sosyal demokratı gibi değil. Nerede etnikçi var, nerede “Türk” deyince dudak büken var, nerede eline silah alıp düzeni değiştireceğim, diyen var, o yana meylediliyor, o yanla bütünleşmek isteniyor.

Birgün gazetesinden Gürcan Gökdemir ve Hüseyin Şimşek’e konuşmuş Özgür Özel. Fikrî kimliğini çok açık ortaya koyuyor.

Soru: Sizin öngördüğünüz CHP’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinden ne farkı var. Bu CHP’nin son 10 yılında sizin de karar mekanizmalarında olduğunuz düşünülürse şimdi neyi değiştirmek istiyorsunuz?”

Soru yerinde. Şöyle cevap veriyor CHP’ye genel başkan olmak isteyen Özgür Beyimiz:

“Kemal Bey’in seçildiği kurultayda ben kurultay delegesiydim, oy verdim kendisine. 41 madde açıklamıştı, son derece sol ve sosyal demokrat bir perspektif çiziyordu. Ben o kurultayda heyecanlanmıştım, Kemal Bey’in yola çıkışına ve yol yürüyüşüne inandım. Bir yıl geçmeden de milletvekilliği teklifi geldi. Kemal Bey’e inandığım için teklifi kabul ettim, o gün bugündür Kemal Bey’le birlikteyim. 2014 Eylül Kurultayı’ndan beri partinin tüm karar alma süreçlerini takip ediyorum.” (Röp.: Gürcan Gökdemir-Hüseyin Şimşek, Birgün, 27 Eylül 2023)

Özgür Özel, yanlış gördüğünü anında söylemeliydi. Niye sustu?

Kemal Kılıçdaroğlu, soldan gelme. Öğrencilik yıllarında da solda hareketliymiş.

K. Kılıçdaroğlu’nun Özgür Beyimizin anladığı manada “sol ve sosyal demokrat bir perspektif çizdiği” şundan da belliydi. 2010’da genel başkanlığa gelir gelmez ilk gözettiği isim Sezgin Tanrıkulu olmuştu. Adamı seçilemez endişesiyle, baro başkanlığı yaptığı, PKK ideolojisinin canhıraş savunucusu İnsan Hakları Derneği’nin şubesini kurduğu ve tanındığı memleketi Diyarbakır’dan değil; seçilmeyi garantilemesi için kaç defa İstanbul’dan aday gösterdi. Sonunda Diyarbakır’a gönderdi, oradan da seçtirdi. Sezgin’i üstelik genel başkan yardımcısı yaptı.

S. Tanrıkulu’nun asıl maksadını çok kişi yazdı, biz de yazdık.

Özgür Beyimiz, Birgün’deki mülâkatında Sezgin meselesine de giriyor. Burada soru önemli: “HDP’yi ötekileştirme eleştirilerine katılıyor musunuz?”

Cevaba bakın siz:

“Parlamentoda grubu olan AKP, MHP, İYİ Parti ile nasıl ilişki kuruyorsan HDP ile de aynı ilişkiyi kurmakta bir çekiniklik göstermemek lazım. Çok itiraz ettiğim ve bazen de parti ile açı yaptığım konulardan biri de budur. Sezgin Tanrıkulu meselesi var bir de. Aktroller tarafından kışkırtılmış bir nefret ve önü arkası dinlenmeden bir milletvekilinin arkasında durmayan, ateşe atan ve arkasından çekilen ve onu yalnız bırakan bir tutum.”

Mesele anlaşılmıştır Özgür Özel. Senin için esas olan solun mutedilden aşırıya giden yelpazesi ve PKK’nın türevleri.

“CHP yol ayırımında” başlığı altında dört gün yazdım Özgür. CHP’de sapmalara, durağanlığa dair başka yazılarım da var. Adımı ve CHP’yi yaz çıkar karşına. Yazdıklarımın hangisine itiraz edebilirsin? Buyur Özgür Özel. Bu köşe senin. Yanlış de!

Soldan nasıl sapmış K. Kılıçdaroğlu? Helâlleştiği için mi? Ben de K. Kılıçdaroğlu’na bizzat sormuştum.“Turancılarla da helâlleşecek misiniz?” diye. “Elbette” demeye gelen sözler etmişti. O an için yazılmaması kaydıyla başka bilgiler de vermişti bana.

Özgür Beyimizin fikir edinmesi için şu kadarcık bölümü vereyim:

“CHP, mutlaka Bülent Ecevit’in genel başkanlık dönemlerini tahlil etmelidir. Seçimlerde nasıl başarı gösterildi ve koalisyonla da olsa iktidara gelindiğinde neden başarısız olundu?

Şu da tahlil edilmelidir: Ecevit, özellikle 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde niçin hırçındı ve kime niye taraftı?

Mustafa Kemal’de olmayan ‘sol’ kavramı İsmet İnönü’den sadır. Sahiplenen Bülent Ecevit’ti.

Herhâlde İnönü, Kur’ân ayetlerini aklına getirerek ‘sol’u işaret etmemiştir. 1789 Fransız İhtilâli’nde sağ ve sol kavramları ortaya çıkmış, mecliste sağda oturanlar statükocu, solda oturanlar statükoya karşı çıkanlardı. Ayrıntısı uzun. Girmeyelim.

Ama Kur’ân-ı Kerim’de sağ ve sol kavramları, nasıl yorumlanırsa yorumlansın, bizim için çok çok önemli. İster istemez, halka ‘sol’ kavramı Kur’ân’dan örneklerle anlatılmış, ‘sol’u savunanlar, ister istemez, sınırlı kalmıştır.

Kısaca; Kur’ân’da “meymene” (sağ) olumlu (cennete gidecekler), “meşeme” (sol) (cehenneme gidecekler) olarak tavsif edilmiştir.

Elbette Kur’ân’da ‘sağcılar’ ve ‘solcular’ diye bir ayırım söz konusu değil... Kur’ân’ın indiği dönemde, mekân itibarıyla sol tarafta olanların kötülüklerinden, sağ tarafta olanların iyiliklerinden bahsedilmiştir. Hepsi bu. İleriki zamanlarda ister istemez, ‘meymene’ ve ‘meşeme’ kavramlaştırılmış, inananlar ‘sağ’da, inanmayanlar ‘sol’da gösterilmiştir.

Ne olursa olsun, halkın dinî duyguları muhakkak hesaba katılmalıdır.

Anadolu insanı, ‘sol’a karşı ihtiyatlıdır.” (“CHP yol ayırımında (1)”, Yeniçağ, 12 Haziran 2023)

Yazarın Diğer Yazıları