Osmanlı Arşivi için millî mutabakat

Osmanlı Arşivi'nde kadroların darmadığın edilmesine karşı, partili partisiz çok insan bu yolun yanlış olduğunu yazmıştır. Bir vatan müdafaasında (ABD saldırıları), bir de Osmanlı Arşivi meselesinde aynı tavır alınmıştır.

10 yılda ancak yetişebilen arşivin uzmanlarının dağıtılmasının, devlet içinde paralel yapı kurmak ve sonra bir cemaatin yaptığı gibi devleti ele geçirmek isteyenlerin zemin yoklamasından başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bu birimde başarılı olurlarsa, diğer birimlerde de aynı uygulamaya geçeceklerdir.

Arşiv ideolojilerin üstündedir ve şu gruba, bu gruba teslim edilemez. Yaygın söylenti: Said-i Nursî Cemaati'nin bir kolu, Osmanlı Arşivi üzerinde tahakküm kurmak istiyor. Said-i Nursî'ye dair bir vesika varsa, bu el altında yok edilecektir. Kendi kendilerine belge de üretirler. Türkiye'yi açmaz yola sokabilirler. Bir kesimin M. Kemal'e garazı malûm. Ya karşımıza işte bilmem hangi ülkenin casuslarıyla haberleştiği, bir araya geldiği belgesi, deyip karşımıza çıkarlarsa... Her şey mümkün.

Ergenekon, Balyoz... Benzer kumpaslarda, delil üretilerek yüzlerce insan hapislere tıkılmadı mı?!

Kısaca "Osmanlı Arşivi" diyoruz... Cumhuriyet Arşivi var ki, Cumhuriyetin kuruluşuna dair kıymetli vesikalar Ankara'daki bu arşivdedir. Maazallah "üretilen" belgelerle Cumhuriyet bile tehlikeye sokulabilir.

Daha önce yazdım... Kim olursa olsun, ilim erbabının başımızın üstünde yeri olmalıdır. Yeter ki art niyetsiz, ideolojisinin esiri olmadan işini yapsın, tarihi aydınlatacak vesikaları araştırıcıların kolay ulaşabileceği vaziyete getirsin.

Gökalp'ın, Türkçülüğün Esasları'nda, bir tavsiyesi var. 1923'ten bu zamana ne kadar mesafe alabildik? Gökalp, "Millî Tesanütü Kuvvetlendirmek" başlığı altında diyor ki:

"Millî Hazine-i Evrak, vekâletlerin gizli ve mahrem mahiyette bulunan hususî hazine-i evraklarından başkadır. Millî Hazine-i Evrak, artık hükûmetle alâkası kalmamış olan eski evrakın hazinesidir ki, milletin müverrihleri ve ilim adamları için tasnif ve muntazam bir idare altında teşhir olunur. Maatteessüf, gerek Babıâli'ye ve Hariciye'ye, gerek Defter-i Hakanî'ye, Evkaf'a ve Fetvahâne'ye ait eski evrak mahzenleri şimdiye kadar ne bir araya toplanmış, ne tasnif edilmiş, ne de muhafazalarına itina olunmuştur. Millî tarihimizin en doğru vesikaları olan bu evraktan en mühimleri aşırılarak Avrupa kütüphanelerine naklolunmaktadır. / Diyarbekir gibi bazı eski vilâyet ve eyâlet merkezlerinde gayet kıymetli olan kadîm evrakın bakkallara satılarak sargı kâğıdı suretinde kullanıldığı da vakidir. Görülüyor ki, millî bir Hazine-i Evrak'ın da behemehal süratle tesisi lâzımdır."

Biliyor musunuz, ilgisiz birimlere atılarak aşağılanan 250 küsur uzmanın her birinin akciğeri arızalıdır. Hepsi toz yutmuştur. Bir keresinde doktor bana: "Gençliğinde akciğerlerini hor kullanmışsın." demişti. Hadi sekiz yıl sigara, fakülte yıllarında çok hareketli bir dönem, ama asıl arşivde yutulan toz! (2 yıl çalıştım.) Her Allah'ın günü toz içindeki evrakı tasnif ediyorsunuz. O kadar ilim yapmış insanlar arşivde birer hamaldırlar. Deste deste evrakı tozlar arasından çıkarırlar, temizlerler ve kucak kucak odalara, raflara taşırlar.

Uzmanlarımıza sahip çıkmak insanlık vazifesinin ötesinde, tarihine, hâliyle vatanına sahip çıkmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları