Onu Ak Parti'den atarlar mı?
Dünyada eşi benzeri görülmeyen nev icad "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi"ne bir kesim "ucube sistem" diyor. Ne manada "ucube"? Bunu açmak lâzım.
Kubbealtı Lugati''nde bilgi ayrıntılıdır:
"Ucûbe i. (Ar. ''aceb "şaşmak"tan u ''cūbe) Çok acâyip, çok garip olan, görünüşü şaşkınlık veren kimse veya şey, acîbe: Yalnız şu kadar biliyorum ki (…) ortaya ağlanacak bir ucûbe çıkmıştı (Hâlit Z. Uşaklıgil). Büyük Yunanistan diye bir ucûbeyi fikirlere sokmaya çalıştılar (Yahyâ Kemal). Solun bünyesinde mevcut zorlamaya bir de bu zorâkîlik binince bizim sol bir ucûbe olup çıkmıştır (Cemil Meriç''ten)."
Kubbealtı Lugati''ndeki uygulamalarla ilgili kısa açıklama yapacağım. Sonra siyasete döneriz.
Kubbealtı Lugati, Kubbealtı Akademi''nin yayınıdır. Kubbealtı''nın yayınlarında bir kelime Arapçadan, Farsçadan gelmişse ve sesli harflerde uzatma varsa muhakkak şapka tabir ettiğimiz "^" işareti konur. Bu sistemi Nihad Sâmi Banarlı (1907-1974) oturtmak istemiştir. Banarlı bilinen bir isim. "Türkçenin Sırları"nın yazarı. Çok insan lisede onun edebiyat kitaplarıyla yetişmiştir. İsimlerden "Hâlit"te, "Yâhya"da "a"ya şapka konmuş. Madem kelimenin geldiği dile göre birebir karşılığı veriliyor, o zaman "Hâlit" değil; "Hâlid" diye yazılmalıydı. "Yahya"da, bilenler fark etmişlerdir, ilk hecede uzatma yok; şapka konmuş. Cemil Meriç''in ismindeki "Cemil"in "i"sine şapka konmamış. "Zoraki" kelimesinde son iki sesliye şapka konması da şaşırtıcı.
Söylemek istediğim, şapka gerektiği yerde konmalıdır.
R. T. Erdoğan, tek adamlığı, bir kesimin çok sevdiği ve sık kullandığı bir ucube kelimeyle anlatmak istersek "içselleştirdi"; vazgeçmesi mümkün değil.
Bu nev icad sistemde parti ve devlet başkanlığı "tek şahıs"ta. "Tek şahıs"ın öyle kontrolünde ki, kurduğu hükûmette bakanları bile partisi içinden seçmeyebiliyor. Dikkat ederseniz, Reis Bey''in bütün bakanları konuşmalarında mutlaka "Cumhurbaşkanımızın emriyle" ve benzeri ifadeleri kullanıyorlar. Herhâlde "Şahıs"a ubûdiyetlerini göstermezlerse sistem arıza verir, düşüncesindeler.
Ak Parti içinde, "Yolunda ölürüm Reisim." diyen bir isim, Mehmet Metiner, "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi"ne başkaldırdı desem yeridir. Kendisini aramış ve daha önce Habertürk''te yaptığı açıklamalarını detaylandırmasını istemiştim. Seri yazı yazacağını söyledi ve dediğini yaptı. Muhalefetin itirazlarını özetliyor:
"Cumhurbaşkanı parti genel başkanı olmamalıdır. Parti genel başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı makamının bir kişide olması, beraberinde telafisi zor üç soruna yol açabilir. Birincisi, parti devleti algısının oluşması. İkincisi, Cumhurbaşkanının parti genel başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalar veya verdiği demeçlerle sert siyasi tartışmaların tarafı haline gelmesi ve bu durumda kendisine oy vermeyen vatandaşlardan kopması. Bu durumda bir kısım vatandaşların devlete aidiyet bağının zayıflaması. Üçüncüsü, gündelik siyasi tartışmaların ve kavgaların tarafı olan Cumhurbaşkanının ülke meseleleri söz konusu olduğunda diğer muhalefet partilerini bir masa etrafında bir araya getirmekte yaşayacağı psikolojik ve siyasal zorluklar. / Cumhurbaşkanının sadece kendisine oy veren vatandaşların/partililerin Cumhurbaşkanı, devletin de bir partinin devleti olduğu algısı, devletin bekası ve milletin birliği adına ciddi risklere yol açabilir. / Cumhurbaşkanlığı makamı herkese ait olan devletin ve bir bütün olarak da milletin gerçek anlamda temsil makamı olarak işlev görmelidir." ("Nasıl bir sistem/1", Yeni Şafak, 22 Ekim 2021)
Bakalım, Mehmet Metiner''i Ak Parti''den atacaklar mı?