Önce kendine güvenebilmeli insan!..

Yavaş yavaş yerel yönetim seçimlerinin ısınma turları şimdilik yürümeyle başladı.

Sonra tempo alacak…

Arkasından hız yapılacak…

Sonra da ip göğüslenecek.

*

İpi kim göğüsler şimdiden ben bilemem.

Ancak benim bildiğim, bir belediye başkan adayı, öncelikle ve özellikle kendi öz iradesini kamuoyuna yansıtmayı bilmelidir.

*

Siyaset sanatını; milleti inandıracak, ikna edecek şekilde hayata geçirmeli…

Cesur olmalı…

İnisiyatif alabilmelidir.

*

Eğer bir belediye başkan adayı, iki lafın birinde liderini öne sürüyor…

Onun desteğinden…

Aklından…

Öngörüsünden bahsediyor…

Kendi aklını ve heyecanını topluma yeterince yansıtamıyorsa, o kişide bir sıkıntı vardır diye düşünüyorum.

*

Bu kişinin adı ister İmamoğlu olsun ister Kurum olsun!

Hangisi, liderinin şemsiyesi altında gölgelenmeye çalışıyorsa, -elli yıllık bir İstanbullu olarak- ben o kişiye de onun yapacaklarına da iradesine de güvenemem.

Misyonunu da vizyonunu da dikkate almam.

*

“Ha İmamoğlu mu, Kurum mu?” derseniz, Sayın İmamoğlu, Sayın Kurum’dan daha özgüvenli ve becerikliymiş gibi geliyor bana.

Neden öyle düşünüyorum?

O, beş yıl önce; “Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var. Biz adalete susamış, demokrasiye inancı tam, Türk gençliğiyiz. Ve de asla vazgeçmeyeceğiz.” derken, bunu yüreğinden aktığı gibi kamuoyuna yansıtmayı başarmıştı.

*

İmamoğlu’nu tanıyorum da mı bunları söylüyorum?

Ya da Kurum’u tanımıyorum da mı öyle diyorum?

*

İkisi de değil. Ancak insan gördüğüne inanıyor.

Hem İmamoğlu; mazbatasının elinden alındığı o zor geceyi kolaya çevirmeyi bildi mi?

Bildi.

Hakkının elinden alınması sonrasında farkla kazandı mı?

Kazandı…

Kendisi aday gösterildiğinde kendisine hiç şans veriliyor muydu?

Verilmiyordu.

Devlet büyükleri onu küçümsemişler miydi?

“Küçük bir ilçenin belediye başkanı” diyerek küçümsenmişti.

*

O ise şimdi İBB başkanı olarak ilk dönemini tamamlamak üzere…

Ve 1 Nisan’da da ikinci dönemi için yeniden kollarını sıvar, diye umuyorum.

Umuyorum, çünkü aynı durumda Sayın Kurum’un o seçimi alma inancını İstanbulluya yansıtabileceğine inanamıyorum.

İstanbul seçiminin liderliğini yapabilecek iddiaya ve iradeye de sahip olduğunu düşünemiyorum.

*

O görevlendirildi ve geldi…

Olmazsa gider.

*

Sayın Kurum’un ikide bir:

“Sayın Cumhurbaşkanımızla çalışmaktan ancak iftihar ederiz” demesi de ilginç.

Elbette ülkenin cumhurbaşkanından belediye başkanı güç almalı.

Hatta ülkenin cumhurbaşkanı, belediye başkanına güç vermeli. Ancak esas mesele aday kişi, İstanbulludan güç aldığını İstanbulluya göstermeli değil mi?

*

İmamoğlu ne yaptı?

Beş yıldır yetkilerinin kısıtlanmasına…

Kredilerinin onaylanmasıyla ilgili imza atılmamasına

Meclisteki azınlığına rağmen, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın İmamoğlu’na azıcık sahip çıkmış olsaydı, İmamoğlu da Sayın Cumhurbaşkanımızla çalışmaktan iftihar ederdi.

Üstelik Sayın Cumhurbaşkanı, İstanbul’un belediye başkanına hiç de adil davranmadı.

*

Sonuç olarak:

Bir şey başarmak isteniyorsa, önce kendine güvenmeli insan.

Kendine inanmalı.

Yazarın Diğer Yazıları