​​​​​​​Ömer Seyfettin için ne yapıyoruz?

Ömer Seyfettin üzerinde ne kadar çalışılsa azdır. 11 Mart 1884'de doğdu, 6 Mart 1920'de hayata veda etti. Hazin bir veda. 36 yaşındaydı ve öyle eserler bıraktı ki, insan hayrete düşüyor. Herhâlde beşikten kalktı yazmaya başladı diyorsunuz. Günleri gecelere katsanız bu kadar eser ortaya çıkaramazsın. Ve sizin o kadar çok kolaylıklarınız var ki... Oturuyorsunuz bilgisayarın başına, yazıyorsunuz. Bir şey araştırmak istiyorsunuz, çıkıp kütüphanelere gitmiyorsunuz çoğu zaman, aynı bilgisayar size bilgi edinme hizmetini de sunuyor. Bulamadınız... Kütüphaneyi arıyorsunuz... Tabiî yazar olduğunu biliyorlarsa, aradığınızı tarayıp gönderiveriyorlar. (Yeri geldi... Kendi adıma, İSAM Kütüphanesi, Millî Kütüphane, TBMM Kütüphanesi, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Atatürk Kitaplığı, Sabahattin Zaim Üniversitesi Kütüphanesi yetkililerine teşekkür ediyorum. Bizi yormadılar.) Ömer Seyfettin üstelik asker; dağ taş eşkıya kovaladı ve üstelik Yunanlılara esir de düştü. 10 ay esarette kaldı. Hayretle "Ne ara yazdı?!" diyorsunuz.

2020 yılı 100. ölüm yıldönümü. Devlet erkânı Türkiye'nin şu andaki şartlarına bakarak, Ömer Seyfettin'in nasıl bir kıymet taşıdığını düşünmelidir. Ömer Seyfettin'in yaşadığı döneminin ayrışmalarını, nelere mal olduğunu, ben mi söyleyeceğim! Az kalsın Sevr'e teslim oluyorduk. Ders çıkarmalıyız: Şu Osmanlıcıydı, bu İslâmcıydı, o Türkçüydü diyerek, kimse kimseye burun kıvırmamalı, kimse kimseden yüz çevirmemelidir.

Ömer Seyfettin'i anlarsak, şartları anlarız. Şartları anlarsak hal yolu için kafa yorarız. Devlet erkânının derin gaileler içinde okumaya vakti yoksa, bir zahmet, Ömer Seyfettin için akademik hayatlarını vakfetmiş ilim adamlarımızı davet etsinler ve dinlesinler. Meselâ Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat'ı, meselâ Prof. Dr. Hülya Argunşah'ı... Ömer Seyfettin'in hemen bütün nesirlerini bu iki ilim adamımız ortaya koydu.

Burada Fevziye Abdullah Tansel'i, Şevket Rado'yu, Prof. Dr. Ali Birinci'yi anmamak vefasızlık olur. Her ikisi de Ömer Seyfettin'in bilinmeyen eserlerin onun olduğunu delillendirmişlerdir. Tahir Alangu, "Ömer Seyfettin-Bir Ülkücünün Romanı"nı büyük yazarımızı tanıyanları dinleyerek yazdı; geleceğe çok önemli bir kaynak bıraktı.

Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat "Ömer Seyfettin-Bütün Nesirleri (Fıkralar, Makaleler, Mektuplar ve çeviriler)" kitabını yayınladı.(Türk Dil Kurumu Yayınları). Tam 1116 sayfa.

Prof. Dr. Hülya Argunşah, ciltlerce bütün hikâyelerini, ilmî süzgeçten geçirerek ortaya koydu. Tekrar üzerinde duruyor. Külliyatın yeni baskısı bir iki ay içinde çıkar, sanırım.

Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat'ın "Ömer Seyfettin-Bütün Nesirleri (Fıkralar, Makaleler, Mektuplar ve çeviriler)" çalışması önümde. Son baskısı 2018. Ömer Seyfettin'in dil üzerine yazdıkları da bu eserde. Söz Ömer Seyfettin'in:

"Lisanımıza alabildiğine uzak ve katiyen yabancı olan Arabî ve Farisîdeki kelimelerin yerleri, terkiplerin mantıkları başkadır. Lisanımıza, lisanımızın dimağımızdaki 'irsî' ve 'intisalî' intiba hususiyetine muhaliftir. Bu muhalefet gittikçe Türkçemizi zayıflatıyor, edebî bir icat zannettiğimiz görünüşte cicili, bicili, hakikatte ise boş, saçma terkiplerin çoğalmasına rağmen 'halk' asır­lardan beri onları kabul etmemekte ısrar ediyor. Ve tekellüm lisanıyla tahrir lisanı arasında daima derinleşen bir uçurum hâsıl oluyor." (s. 220-221).

Kıymetlerimizi bilelim, sahip çıkalım.

Yazarın Diğer Yazıları