Olmaz ki iyi olanlar hep kanmaz ki

İyiler kazanırmış, fark edilirmiş iyiler(!)…

*

İyi olmanın…

İyi davranmanın insana iyi geleceği yönünde kendimi, epey zamandır ikna etmiş olsam da artık kaybettiğimi fark ettim.

İyi olmamaya, akıllı olmaya karar verdim.

*

Yıllar önce… ben henüz çocukken anam bize:

“Oğul, iyiliğe iyilik olsaydı, kara ineğe (ya da kara öküze) bıçak olmazdı.” demişti.

Ne var ki ben o zamanlar “İyilik eden, iyilik bulur’u” yine anamdan öğrenmiştim ya, büyüdüm, kocaman adam oldum iyilik edenin pek de iyilik bulduğunu göremedim.

*

Bu zamanda, iyi olanlar ya saf oldular ya aptal.

En basit tanımıyla çok iyi kandırılacak konumuna geldiler iyiler.

İyiler, karşısındakini hep iyi gördüler, sonra dünyanın kaç bucak olduğunu öğrendiler!

*

İyiler, karşısındaki iyiye(!) inandılar. Bugün sürüm sürüm sürünüyorlar.

İyi olmak ne demek?

‘İyi olmak ya da iyilik yapmak’ sahiden de insanoğluna hep iyilik mi getiriyor, doğrusunu isterseniz ben bir türlü anlayamadım.

Eğer iyilik getiriyorsa, öteden beri birikerek var olan “İyilikten maraz doğar” sözü niye günümüze kadar gelmiştir bilemedim.

*

İyiler hep kullanılır, diye anlıyorum artık.

Ve bir şeyi daha anladım ki iyilik diye bir şey yok.

Yerine ve zamanına göre doğru ve ahlaklı ve vicdanlı davranmak diye bir şey var.

Belki de iyi olmak en başta ahlaklı ve vicdanlı davranmak gibi bir şey.

İşini doğru yapmak, idealinde yapmak gibi bir şey.

*

Günümüzde iyi olmak; körü körüne başkasına iyi olmak, kendine kötü olmak demek değil mi?

Yanlış mı anlıyorum?

*

İyi olmak; aklı başında davranmak ve öyle inanmak…

İyi olmak; akarsuda iki kere yıkanılmayacağını bilebilmek.

Kandırılacaksa da bir kere kandırılabilen demektir, iyi olmak.

Yok, ikinci bir musibeti başına sarıyorsan eğer, sen iyi değil, noksansın demektir.

Noksan olanlar da ne kadar iyi olur bilemem. Bildiğim şey, onlar ‘Noksan iyi’ olurlar ve hep kandırılırlar.

*

Diyeceksiniz ki ‘Noksan iyi’ diye bir şey yok.

Belki yok, belki de ben uydurdum, ama bana iyi geldi bu tanım.

Çünkü bu noksan iyilik, tam da bizde olan gelişmiş ülkelerde olmayan bir şey.

Bizim ülkemizin insanının kandırıldığı, gelişmiş ülkelerin insanının kandırılamadığı bir şey.

“Noksan iyilik” derken, ne demek istiyorum biliyor musunuz?

‘İdare edilenler’ olduğumuzu anlatmak istiyorum.

Biz noksansak bizi idare ediyorlar, karşımızdaki noksansa, biz karşımızdakileri idare edip gidiyoruz.

Ama olan hep noksan olan tarafa oluyor.

Böylece iyi olanlar, bizim ülkemizde hep kaybediyorlar; kötüler, kurnazlar, yağcılar, dalkavuklar hep en mutlu onlar oluyorlar.

*

“Bizim ülkemizde en çok da iyiler, yirmi yılı aşkın ülkeyi yöneten iktidar tarafından kullanıldı” dersem, yanlış mıyım?

Çünkü yirmi yılı aşkın onlar rahat ettiler, onları iktidara taşıyanlar sürüm sürüm sürünerek kaybettiler.

Onlar refah içinde yaşarlarken, onları iktidar yapanlar ‘şükür’ ile…

‘İnşallah’ ile …

‘Hamdolsun’ ile kandırıldılar.

Ve iyiler hep kandırıldılar.

Olmaz ki iyi olanlar da hep kanmaz ki!

*

Sizce de bunda bir yanlışlık yok mu?

Yazarın Diğer Yazıları