‘Öğrenilmiş Çaresizlik’
Ortalık iki gün sakin geçse şüpheye düşüyoruz... Neden bir kadın öldürülmedi? Neden bir şehit vermedik?
Neden maden ocaklarından bir patlama sesi gelmiyor?
Neden bir TIR, kamyon, otobüs dehşeti yaşamıyoruz?
Neden bir yolsuzluktan bahsedilmiyor?
Neden yine bir torba kanun teklifi verilip yine insanlar soyulmuyor?
Neden Recep T. Erdoğan, “Paralel Yapı’nın inine gireceğiz, Pensilvanya’dakinin ciğerini sökeceğiz.” demedi?
Psikolojide “Öğrenilmiş Çaresizlik” diye bir teoriden bahsediliyor. Bilim ve Teknik dergisinden aldığım bilgiye göre; Martin Seligman tarafından 1970’lerde öğrenme deneyleri sonucunda ortaya atılmış bir teori.
Seligman, denek olarak kullandığı köpekleri sürekli ama kısa aralıklarla şiddetli elektrik şoklarına maruz bırakıyor. Laboratuvardaki köpekler, maruz kaldıkları ve daha da önemlisi engelleyemedikleri bu ceza karşısında çaresizlik geliştiriyorlar. Daha sonraysa, deneyin ikinci ayağını oluşturan klasik kaçınma eğitimine geçiliyor. Normal şartlar altında, bu eğitim sırasında kutucuklardan birinin zeminine uygulanan elektrik şoku zil, ya da bir ışık kaynağıyla beraber şartlandırılarak hayvanın diğer kutucuğa zıplaması ve elektrik şokundan kaçınması öğretiliyor.
Ancak Seligman’ın köpekleri, ilk etapta şoku engelleyemeyeceklerini öğrenerek çaresizlik geliştirdiğinden, ikinci merhalede düzenek, zıplayarak karşı tarafa geçebilmelerine ve şoktan kurtulabilmelerine el vermesine rağmen kontrol grubundan farklı olarak bu davranışı geliştirmeyi öğrenemiyorlar.
Diğer bir deyişle, çaresizlik, kaçınma davranışını inhibe ediyor (engelliyor).
Ekşi Sözlük’te bir âdem daha belirgin izah etmiş:
Kaçış grubu, boyunduruk grubu ve kontrol grubu adı altında üç gruba ayrılmış 24 köpek vardır. Köpeklerin hepsi beyaz bir kabinin içine yerleştirilmiş yatarlarken; kaçış grubundaki köpeklerin ayaklarına elektrik şoku verilmiştir. Odada bulunan bir paneldeki butona basarak elektrik akımını kesmek mümkündür. 30 saniye içinde köpek butona basmazsa şok kendiliğinden kesilmektedir. Bu gruptaki köpekler, kısa süre içersinde butona basmayı öğrenmiş ve şokun süresini azaltmışlardır.
Boyunduruk grubundaki köpeklere de aynı şok uygulanmış, ancak bu gruptaki köpekler, butona bassalar dahi akım kesilmeyecek biçimde tezgâha getirilmişlerdir. Köpekler butona basmayı denemişler; fakat belli deneme sonunda artık vazgeçmişlerdir.
Kontrol grubundaki köpekler de benzer odadadır; fakat onlara elektrik şoku verilmemektedir.
Bu öğrenme sürecinden sonra köpeklerin hepsi toparlanıp, kısa bir çit ile iki bölmeye ayrılmış bir alana götürülmüş ve köpeklerin hepsine elektrik şoku verip çitten karşıya atlamaları beklenmiştir.
Sonuç: Bir hafta geçtikten sonra, köpekler yine bu çitle ayrılmış alana getirilmişler; fakat boyunduruk grubundaki 8 köpeğin 5’i, hâlâ tepkisiz kalmış ve çiti geçmek için bir harekette bulunmamıştır.
Ne derece örtüşebilir ama hepimizi depresyona sürükleyen bir “öğrenilmiş çaresizlik” içindeyiz.
Boyundurukta kalmaya devam... Öyle bir yönetim altındayız ki; her şey önemsizleştiriliyor, ölüm bile olağanlaştırılıyor. Çare bulunacakken sindiriliyorsun ve çaresizliği bir çare görüyorsun. Hâdise budur!