Öfke öfkeyi çağırır
Politikaya öfke hâkim. Hükmedenler öfkeli olunca direnenler de aynı tonda karşılık veriyorlar.
Son olanlara bakalım:
Ankara Barosu'nda üç-beş kendini bilmezin, Diyanet İşleri Başkanı'nın yersiz hutbesini fırsat bilip dinimizi tahkir etmeye kalkışması bütün baro üyelerine mal edilmek istenmiştir. Bu da gösteriyor ki, baro yönetimlerinin kamuoyuna yapacakları açıklamalar, yönetimde olanların inisiyatifine bırakılmaması, daha geniş bir istişare mekanizması kurulması gerektiğini ortaya koyuyor.
Asıl bunun üzerinde durulması gerekirken, meseleyi "Lekum barokum ve liye baro!" ("Senin baron sana benim barom bana") noktasını getirdiler.
"Çoklu" diye ifade ettikleri baro düzeni tam bu. Ankara Barosu İdare Kurulu'nun açıklamasından sonra harekete geçtiklerine göre, mesele hakikaten bir bakıma "din"le bağlantılı. Geniş kitleleri böylece kendi taraflarında gösterebilecekleri hesabı içindeler.
Kâfirûn Sûresi'nin iniş sebepleri üzerinde durursak bağlantıyı kurarız. Tevafuka bakın... Kâfirûn Sûresi'nin bir diğer adı "Mukaşkıka"dır ve bu kelime bazı hastalıkları tedavi etme manasına gelen "kaşkaşe" kökünden türemiştir.
"Zamanlama" buna derim işte! Sârî hastalıktan dünya kırılıyor. Hükûmet edenler, "siyasî tedavi" için bu zamanı seçiyor. Hani "ilâhlaştıranlar" var ya... Ne demişlerdi Zat-ı Muhterem için: "Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider", "İkinci peygamber", "Dokunmak bile ibadettir", "Halife-i rû-yi zemin", "Her gün iki rekat şükür namazı kılmamız gerekir"...
Kâfirûn Sûresi'nin nüzûl sebebini verirsem "ilâhlaştıranlar" hemen bağlantı kurarlar, içlerini ferahlatırlar:
"Kureyş'in önde gelenlerinden bir grup Hz. Peygamber'e gelerek şöyle söylemişlerdir: 'Ey Muhammed! Bir yıl biz senin ilâhına tapalım, bir yıl da sen bizim ilâhımıza tap; böylece anlaşmış oluruz. Eğer senin bildirdiklerin bizim inandığımızdan daha doğru ise ondan biz de istifade etmiş oluruz; bizim taptığımız senin taptığından hayırlı ise bu takdirde sen ondan faydalanmış olursun.' Fakat Resûlullah, 'Kendisine şirk koşmaktan Allah'a sığınırım' diyerek bu teklifi reddetmiş, bunun üzerine sûre nâzil olmuştur." (M. Kâmil Yaşaroğlu, "Kâfirûn Sûresi", TDV İslâm Ansiklopedisi)
Zat-ı Muhterem için "Hikmetinden sual olunmaz!" diyenler ferah fahur olsunlar! "Öfke", iklimle de bağlantı; sel olup akıyor.
Gazeteciler mahpus. Gazeteci, halk adına haber verendir. Halk adına hatayı bulup yazandır. Baştakiler bundan kendilerine ders çıkaracağına, halkın ne istediğini anlama çabası göstereceğine "Niye yazıyorsun? Niye 'günahlarımızın' üzerine gidiyorsun?!" diyor, susturacağını sanarak içeri atıyor.
Sıra sıra... Bir öfke internete, bir öfke muhalif ekranlara.
HalkTV ve Tele1'in başına gelenler.
RTÜK ceza diye kendisi program gönderiyordu. Bu defa ekran simsiyah olacak. Beş gün yayın yok.
Tele1 Genel Yayın Müdürü Merdan Yanardağ, bir çağrıda bulunarak "TELE1 ve Halk TV ekranlarının karartılacağı 5 gün boyunca, saat 21.00'de RTÜK'ün ekran karartma cezalarını doğru bulmayan bütün televizyon kanallarını 1 dakika süreyle ekran karartmaya çağırıyoruz. / Bu süre içinde, TELE 1 ve Halk TV'ye uygulanan sansüre karşı çıkan aydınların, gazetecilerin, akademisyenlerin, siyasetçilerin de davet edilecekleri hiçbir TV programına katılmamalarını öneriyoruz." dedi.
Öfke öfkeyi getiriyor. Gezi Hâdiseleri'ni nasıl bir kıvılcımın alevlendirdiğini bir düşünsünler, derim.