Öcalan’a öyle muhtaç ki
Ya rüşvetçilerin, bölücülerin, nüfuz ticaretçilerinin, ülkeyi soyanların, dini mülevves emellerine âlet edenlerin “çatı adayı” kazanacak ya da TÜRKİYE!
Söz halkın... Hangisini tercih edeceğini 10 Ağustos akşamı, olmazsa, 24 Ağustos akşamı göreceğiz.
Herkesin bir hesabı var, Abdullah Öcalan’ın bambaşka hesabı var.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda PKK/HDP adayı Selahattin’in mümkün olduğu kadar fazla oy almasını istiyor.
Birinci hesabı... Selahattin’in alacağı oy oranı “özerklik” dedikleri yapıyla yakından alâkalı... “Bizim gücümüzü yabana atamazsın ve oyumuza göre idarî yönetimde söz sahibi olacağız.” demek istemektedir.
İkinci hesabı, yine aynı kapıya çıkıyor ama dolaydan... Recep T. Erdoğan birinci turda çıkamazsa -ki, çalma çırpa olmazsa çıkamaz gibi görünüyor- ikinci turda A. Öcalan’a muhtaç... Selahattin’in oyları R. T. Erdoğan’a gidecektir. Tabiî bunun şartları çok ağır.
A. Öcalan’a, yine sözlerini taşıyacak bir avukat buldular. Kanunun açıklarından çok güzel istifade ediyorlar. “Vâsi avukat” gidiyor İmralı’ya istediği gibi söz taşıyabiliyor.
“Becerikliliklerine helâl olsun!” demek düşer bize! Lâf taşıyıcı avukat A. Öcalan’ın sözlerini naklediyor:
“Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik HDP’nin ciddi bir proje olduğunu, Türkiye’nin demokratik siyaseti açısından Türkiye’nin ciddi ve tek alternatif olduğunu, Selahattin Demirtaş’ın alacağı başarının çözüm ve müzakere sürecinin başlaması açısından da çok büyük bir önemi olduğunu ifade etti. Herkesin bu çözüm sürecine aktif şekilde katılmasını ve Selahattin Demirtaş’ın başarısı için çalışmaya davet etti.”
Vâsi avukat, sonra, A. Öcalan’ın, derhal müzakerelere geçilmesini, barajların, karakolların yapılmasının durdurulmasını da istediğini aktarıyor.
Adamın elinde muazzam bir silâh var: PKK/HDP adayının toplayacağı oy...
Recep T. Erdoğan kendi derdine düşmüş durumda... Cumhurbaşkanı olarak 17/25 Aralık büyük rüşvet operasyonlarında açığa çıkan bütün “deliller”in üstünü örtebilmek, muhâkemelerden -şimdilik tabiî- kurtulabilmek için bu seçimden istediği sonucu alması şarttır. Yoksa yenilgisi yıkımı getirir ve artık üstü örtülemeyecek hırsızlıklar, kendi partisinde bile bir patlamaya yol açar.
Rüşvet tapelerinin hiçbirinin cevabı verilememiştir. Bunu kimse görmüyor mu? Kendi partisinde büyük bir suskunluk var ve ilâhlaştıranlardan başka savunanı yok. Bunu bildiği için ileride kendisini savunmayanlardan hesap soracağını bile söylemiştir. Buna rağmen beklediği savunma gelmemiştir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu önceki gün CNNTÜRK’te dikkatle dinledim. Hanım gazetecileri dizmişler, soru sorduruyorlardı. K. Kılıçdaroğlu’nun üzerinde durduğu bir konu vardı ki, rüşvet tapelerinin gerçekliği ve bunun muhatap kişi tarafından inkârının mümkün olmadığı... K. Kılıçdaroğlu, AKP için çok dürüst, meselenin farkında olan milletvekilleriyle görüştüklerini, onların bu durumdan çok rahatsız olduklarını belirttiklerini söylemiştir.
Malûm aday, A. Öcalan’a muhtaç... Kendisini kurtarmak için memleketi 40 parçaya ayırmaya bile hazırdır.
Halka bu “kankalık” durumu anlatılmalıdır... Soygunlardan daha önemli.