Öcalan kimin mevkidaşı?!

Paris’te üç PKK’lıyı vuranlar belki hiç ortaya çıkmayacak. Fransa’da bazı gazeteler Ülkücüleri tanımadığı için (veya çok iyi tanıdığı için!), “Bozkurtlar” teranesi tutturmuş gidiyor. Ülkücüler hiçbir surette böyle işler yapmazlar ve yapmaları için hiçbir sebep yok. Fransa’da Türk Federasyonu var. Kesinlikle hâdiselere karışmamışlardır. Eski federasyon başkanı, 1999’da MHP’den milletvekili de oldu. O, Fransız hükûmetinin, “Türk düşmanlığı” edenlere “sevecen” tavırlarını size anlatsın! Hatta, şimdi bilmiyorum ama daha önce Türk elçiliği bile Türk Federasyonu’na mesafeli, “Türk düşmanları”na yakındı. Bunu bizzat Paris’te federasyon yöneticileri bana söylemişlerdi. Hatta Federasyon kaç defa bombalanmış, hiç oralı bile olmamışlar. Şimdi 3 PKK’lı için, neredeyse bir “devlet töreni” hazırlığı içindeler!
Bazılarının, Fransız basın-yayın organlarının bilip bilmeden ve kasten “Bozkurtlar” demesini gazetelerinde yazmaları kafa bulandırmaktır. Bunu geçelim, ağzımıza bile almayalım.
En tuhaf söz: Sanki ortada bir “barış” var, sanki “mütareke” olmuş, sanki Türkiye’yi paylaşamayan iki güç arasında denge kurulmuş, birileri de bunu sabote etmek istiyorlarmış.
Ey ahali! Davul çalarak söylüyorum: Ne barışı! İmralı’da, Öcalan’la “entel gevezelik” edilmiş, Öcalan bir televizyon koparmıştır! Yine kârlı çıkan
Öcalan!
Şunu bilelim: 3 PKK’lı kadın öldürüldü; “3 Kürt kadını” değil! Bizde birçok basın-yayın organı, bilerek, kasıtlı olarak “Kürt” diyor. Maksat ayırımı derinleştirmek! PKK, Marxist siyasî kuruluştur ve tabana yayılmak için “Kürt” kimliğini öne çıkarmıştır. İçlerinde orijin olarak “Kürt” olmayan çok insan var; sadece Marxist oldukları için o cenahtalar. Paris’te hedef seçilen PKK’nın kurucularından Sakine Cansız bile, büyük bir ihtimalle Zaza’dır.
“Barış” dedikçe hâdiseler çığırından çıktı. Hele üç PKK’lı kadının öldürülmesi, PKK yönetimini çok rahatlatmıştır. Çünkü meseleleri bütün dünyada konuşulur olmuştur. Daha büyük maddî destek alırlar; “uyuşturucu” ticaretine bile göz yumulur.
PKK kendi içinde de çok insanın kanına girmiştir. Çok insanın da peşindeler. Canı yanlar pekalâ, PKK yönetimine göz dağı vermek için örgütlenmiş olabilirler. Bunu da düşünmek gerekmez mi?
Cenazeler Türkiye’ye getirilecek ve PKK, cenazeleri alabildiğine sömürecektir: Baskı kurabildiği her yerden adam taşıyarak, muazzam bir tören düzenleyecek. Bülent Arınç cinayetleri, “vahşet” diye nitelendirmişti. Artık gider törende bir konuşma yapar, gözyaşları sel olur!

***


Aklıma takıldı... Abdullah Öcalan, “karşı taraf” ... İmralı’da yuvarlak masa etrafında, Başbakan adına MİT mensupları “mütareke” için görüşüyorlar. “Kült lider” olduğuna göre, taraftarları, “tapınıcılar” ı var. Adam bir “mevki” sahibi... “Sayın” demeden, Başbakan dâhil, MİT Müsteşarı dâhil, kimse adını ağzına almıyor. Muadili kim? Çankaya’da oturan mı, Başbakanlıkta oturan mı? Hani aklıma takıldı... Kimin mevkidaşı?!
Bunları yazmak insana acı veriyor. Yazdıklarım bir ironi, farkındasınız. Devleti yönetenlerin yol yordam bilmemeleri, kimilerinin iç hesapları; onlar yıksınlar, fikrimizin inşası kolay olsun çılgınlığı nereye varacak?

Yazarın Diğer Yazıları