Transfer dönemi 13 Eylül’de bitecek.
Malumunuz üzere bu tür haberleri kulüp muhabirleri arkadaşlardan okuyoruz.
Eskiden ‘haber atlatma’ vardı. Transferi ilk önce veren - veremeyen rekabeti kalite getirmişti.
Artık bu durum yok. Zira bilgiye çok çabuk ulaşılıyor.. Hepimiz öğreniyoruz.
Bu haber yarışı bitince muhabirlik farklı yerlere taşındı.
Amigo muhabirliği.
Avm muhabirliği
Suya, sabuna dokunmama muhabirliği vb. gibi dallara ayrıldı.
Öyle bir olayı duydum ki, bekledim. Belki muhabirler kapar.
Nafile. Yine iş başa düştü..
Beşiktaş Başkanı Hasan Arat ile Dortmund Teknik Direktörü Nuri Şahin çok uzun telefon görüşmesi yaptılar.
Arat’ın Olimpiyatlar için gittiği Paris’de yaşandı olay.
Şahin’i takımın başına geçirmek isteyen Arat, gerekçeli karar sonrası amacına ulaşamamıştı.
İkili arasılar sıkı fıkı ilişki doğmuş olması yanlarına kar kaldı.
Ne güzel!
Şahin buna istinaden Başkan’ı arıyor. “Türkiye’den takip ettiğimiz isimler var. Ferdi, Poyraz gibi. Semih de bunlardan biri. Avrupa’da ne kadar Türk oyuncu olursa, hem Beşiktaş hem de ülke futbolu adına büyük kazanç olur” diyor..
Arat, genç hocanın tüm görüşlerine katıldığını iletiyor.
Altyapıdan gelen Semih için, “Şahsen bunu ben de isterim. Bu çocuk çok genç. Daha güçlü ve tecrübeli olarak çıkmasından yanayım. Bir kere dil bilecek. Çok astronomik rakam olmadığı sürede kalmasından yana tavrım net. Bu değerimiz için en uygun zaman ve kulübe gitmesine onay veririm” karşılığını veriyor. Nuri hoca anlayış gösterip ağzındaki baklayı da çıkarıyor.
Semih için fiyat yorumunu yapıyor.
O da şöyle; Semih; beş büyük ligde oynasa fiyatı 30-35 milyon Euro’nun üstünde olur.
Türkiye’den ise 10-15 milyon altını piyasası olduğunu belirtiyor..
İyi değer biçmiş.
Adamsın be hocam adamm.
Transferde roller, şekiller değişti. Artık hocalar menacerler yerine, oyuncu ve kulüp yönetimleri ile yol alıyorlar. Arat-Şahin sadece bir örnek. Türkiye’de Beşiktaş bu işin en tepesinde. Menajerleri By-Pass yapıyor. Al Musrati, Paulista, Muçi ve Silva bu yöntem ile alındı. Aynı şekilde gönderilen isimlerde de sistem aynı. Avrupa’da bu yolu tercih etmeye başlamış. Özellikle sahibi olan kulüplerde.
Beşiktaş’ı ayıran özellik yönetim tarzının farklı olması.
Yani kulübün sahibi yok!
‘Beşiktaş’ın sahibi taraftarıdır’ mantığı içinde olması.
Bu tarzı sevdim. Ne kadar az serüven o kadar köfte!
Benden size köfteci rotası. Mevlana kapı. Fiyatlar uçuk. Lezzet fena değil. O paralara da, köfte yenir mi, size kalmış.
