Neden millî siyaset dili yok?
"Amerika şeytan" dediklerinde ideolojik saplantı sanmıştık... Söyleyenler haklıymış.
ABD, kendi ülkesi sınırları dışında başka ülkelerin iktidarlarını devirmeyi, toplumları kafasını göre biçimlendirmeyi kendine hak gören ve kendisini dünyanın tek sahibi sanan bir ülke..
Hemen yanı başımıza geldiği günden bu tarafa Orta Doğu'da milyonlarca Müslüman insan öldü... Ve Orta Doğu'ya ayak bastığı 1991'den bu tarafa ölüm, ne bizim ülkemizde ne de etrafımızdaki komşularımızda eksik olmadı...
Âşık Mahsuni haklı: Amerika katil!
Kim ağzını açar da benim ülkemde "Amerika müttefiklerimiz" diye bir cümle kurarsa benim aklıma önceki gün Kayseri'de şehit olan Mehmetçiklerimizle birlikte, bundan sonra şehit olacaklar gelecek...
Bundan önce pusuya düşüp şehit edilenler gelecek...
Polislerimiz gelecek..
Korucularımız gelecek..
Babasız kalan tüm yetimler gelecek..
Ülkemde patlayan bombalar gelecek..
Ülkemde yapılan onlarca darbe gelecek..
Büyük düşmandan söz edildiğini anlayacağım.
Amerika dostumuz değil... Kimsenin dostu değil.
Ve Amerika uygar bir ülke de değil.
Demokrasi söylemi, insan hakları iddiası kendisi için geçerli. Kendi dışında canavar. Kendi içinde, yurttaşları arasında tutarlı olabilir. Ancak, kendi dışında dünya insanlığına yaptığı hiçbir katkı yok. Sadece yeryüzünde bozgunculuk yapıp kan dökülmesine sebep oluyor.
Amerika dünyanın karıştırıcısı.
Türk Milleti bu evrensel gerçeği artık net bir biçimde görmeli ve bilmelidir.
"Uygarlık doğudan yükselir" diyen Cemil Meriç haklıymış..
Bu durumda Türk Milleti, ordusunun arkasında duracaktır. Siyaset ne yaparsa yapsın, ne isterse istesin, biz, millî varlığımızın teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dinamik gücünün arkasında durmak zorundayız.
Efendiler!
Türkiye, açık ve adı bilinen net bir tehditle karşı karşıyadır...
Bu tamam.
Bu durum karşısında hükümetimiz ve ülkemizi yönetenler, hepimize bir taraftan birlik çağrısı yaparken diğer taraftan başkanlık sistemi peşinde koşuyor. Bir taraftan "birlik olalım" diyorlar, öte yandan bizi bir ve iri yapacak ne varsa onlara saldırıyorlar.
Heva ve heveslerinden vaz geçmiyor...
Çıkar ve menfaatlerini bir tarafa koymuyorlar.
Böylece güven vermemiş oluyorlar...
Şimdi şu habere dikkatlerinizi çekmek isterim: "CHP Bursa Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Nurhayat Altaca Kayışoğlu yeni Anayasa paketini değerlendirdi. Kayışoğlu, "Teklifin 15. maddesiyle Anayasa'nın 126. maddesinde yapılmak istenen değişikliğinin cumhurbaşkanına birden çok ili içine alan bölgesel yönetimler kurma hakkı veriyor" dedi.
Söyler misiniz, bu ne anlama geliyor?
Eyalet sistemi anlamına geliyor.
Bir taraftan siz halka dönecek "bu terör örgütlerine karşı, milletimizle birlikte, bir millî seferberlik ruhu içerisinde hep birlikte kararlılıkla mücadele edeceğiz" diyeceksiniz.. Öte yandan da anayasada değişiklik yapıp "bölgesel yönetimler kurma yetkisi" peşinde olacaksınız...
Soruyorum: Siz olsanız, "bunlar ne yapmak istiyor" diye şüphelenmez misiniz?
Bu durumda tek güvencemiz devletimiz ve onun biricik koruyucu gücü Türk Silahlı Kuvvetleri'dir.. Her daim arkalarında durmak, yanlarında olmak vatanseverlik borcumuzdur.
Ne yazık ki siyasetin güven sorunu devam ediyor. Hâlbuki çatışmacı dilden uzak millî birlikçi bir siyasi dile ihtiyacımız var.