Neden “Diyarbakır” değil de “Amed”

BDP-PKK milletvekilleri “Amed”de toplanmış... Neden “Diyarbakır” değil de “Amed” dediklerini de anlamıyorum. Diyarbakır da eski isim. Ama onlar için kendi kavramları ve kendi düzenleri önde.
İlk defa İmralı’da, 1999’da, Abdullah Öcalan’ın “devlet konuk evinde” “misafirliğe” mahkûm edildiği duruşmalarda A. Öcalan’ın avukatlarının savunma yaparlarken yeni bir tarih yazdıklarını görmüştüm. Hiç yeri yokken Medler’den girip Persler’den çıkmışlardı!
Tarih bunların hiçbirini söylemiyor.
Diyarbakır, İslâmlıktan önceki çağlarda Amida idi. Asurlulardan kalma. M.Ö. 1300’lere kadar gider. Bu isim sonra da devam etmiştir. MEB İslâm Ansiklopedisi’nde ünlü coğrafyacı Besim Darkot’un ikmâl ettiği “Diyarbekir” maddesinde şöyle yazar: “Herhâlde surların ve eski binaların renginden dolayı Kara-Âmid deniliyordu. Evliya Çelebi ’Defterhâne-i Padişahî’de şehrin böyle kayıtlı olduğunu söyler.”
Amid denmiş, Diyarbakır denmiş... Fark etmez; Osmanlı ikisini de kullanmış.
Diyarbakır, bir Arap kabilesinden gelir: Diyar-ı Bekr. Bekir’in diyarı... 1938’e kadar Diyarbekir, sonra Diyarbakır.
Neden değiştiriyorlar? Dedim ya tarihi kendileri kurgulayıp kendileri yazıyorlar.
Amidli Ali Emirî Efendi’nin meftunuyum. “Amid” adına sempatim bunun içindi.
Kim Ali Emirî Efendi? Millet Kütüphanesi’nin bânisi desem yeter mi? Yetmez!
“Divanu Lügati’t-Türk”ü gün yüzüne çıkaran muhterem zat desem... Heyecanlandınız değil mi?
Ali Emirî Efendi (1857-1924), Osmanlı coğrafyasında gittiği her yerde yazmaları toplamış ve sonra bu kitapları bağışlayıp İstanbul Fatih’te Millet Kütüphanesi’nin kurulmasını sağlamıştır. Altı sayı “Âmid-i Sevde” (Kara Amid) adıyla dergi çıkarmıştır. Böyle kitap severler olmasaydı, ilim güdük kalırdı!

***


Âmid, “PKK Sosyalist Cumhuriyetler Birliği” nin başşehri! BDP-PKK’lılar meclislerini orada topladılar... Bağımsız seçilen PKK-BDP milletvekilleri KCK’nın emrinde... KCK, “Koma Civakèn Kurdistan” (Kürdistan Halklar Konfederasyonu) demek. KCK’nın başkanı kim? “Son Stalin” Abdullah Öcalan... İşleri kim yürütüyor? “KCK Yürütme Konseyi Başkanı” gibi şatafatlı bir sıfat taşıyan Murat Karayılan.
Güçlü bir devlet olsaydı, devletin bütünlüğünü içten isteyen bir hükûmet olsaydı, bunlar ne milletvekili seçilebilirlerdi, ne de cak cak öterlerdi.
Şimdi vetire: PKK ile mücadele edenler içeri, PKK yandaşları dışarı!
Ergenekon, Balyoz... Aklım almıyor, bu kadar insan nasıl suçlu olabilir ve nasıl delilleri karartabilir? Birileri darbe de planlayabilir, suikast da, kargaşalık da ama bu iş okadar kalabalık insan nasıl yapılır? Yargılama yıllardır sürüyor. Kimse ne olup bittiğini bilmiyor.
Ama PKK ortada... Hükûmet’in çok itibar ettiği sözüm ona gazeteciler, “çözüm” görüşmeleri için Kandil’e çıkıyorlar. Sonra gelip ballandıra ballandıra yazıyorlar. Bunların hepsi ciddî bir devlette suçtur.
Burası Türkiye! Bölücüler iyice azıttı; taşlar bağlı, itler serbest!Öcalan’ı da koyverin gitsin! “Amid” sokaklarında gülücükler dağıta dağıta yürüsün... Artık o günlere gelinmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları