Ne muhatabı kardeşim!
Şimdi Hizbullah, ‘PKK’yı bırakın bize gelin... Bakın elimizde silâh yok... Silâhları gömeli yıllar oldu’, derse muhatap Hizbullah mı olacak?
Hani yeni “konsept”le, PKK ve türevleri dışında muhatap aranıyor ya...
Ne demek muhatap aramak!?
PKK ve türevleri muhatapmış, onlar kendilerine sunulan fırsatı taviz görmüş, Türk devletinin âciz kaldığını düşünüp daha fazlası için şiddeti artırmışmış...
Ha... Öyle mi, demiş, devlet erkânımız, ben de seni defterden sildim, yeni muhatapla yola devam edeceğim...
Ne muhatabı be kardeşim!
“Devlet in muhatabı yine kendisidir... Muhatap aradığın an “imtiyaz” karşına çıkar. Aman silâha sarılmasınlar, bir “temsilci” bulalım, Oslolara, Erbillere taşınalım dediğin an, sen bittin... Verdiğin en ufak taviz, meselâ şimdi al şu dili okullarda öğret, al belediyeleri de bana sormadan dilediğini yap... Neresinden bakarsanız bakın, ayrıksı bir yapıya gidiliyor demektir.
Muhatap!!
Devletin kendi içindeki meseleleri halletmek için bir başka muhatap arayışına gitmesi, baştan “başkalığı” kabul etmesi demektir. Meselenin düğüm noktası burası...Hizbullah çıktı, diyelim.
Onunla neyi müzakere edeceksin? Muhtariyeti mi? Bağımsızlığı mı?
Yoksa camilerden hoparlörlerin kaldırılmasını mı?
Malûm Hizbullah “din” esaslı bir örgüt... Hiç beklemediğin taleplerle karşına çıkabilir.
Başbakan R.T. Erdoğan “dindar gençlik” istiyor! Hizbullah’tan daha dindarını mı bulacak!
***
Çözüm merkezi TBMM’dir ve muhatap bütün milletvekilleridir. Bazı yörelerimizde mahallî dil bilenler çoklukta; onlara göre yörelerimizi dizayn edelim derseniz, milleti ikiliğe, üçlüğe, beşliğe sokarsınız; birlik, dirlik kalmaz!
Hakikaten Mustafa Kemal, her şeyi tartışmış ve bir hâle yola koymuştur. Zamanın şartlarında, hiç istemediğiniz olaylar, aşırılıklar olmuştur ama özü çok doğrudur.
(Çok çok önemli: Anadolu Mecmuası 1924-1925’te “Anadolucu” kadro tarafından çıkarılmıştı. Tamamı 12 sayıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarının değişik tartışmalarını orada görürsünüz. Dr. A. Zeki İzgöer’le birlikte yeni harflere aktardık. Türk Tarih Kurumu yayınladı. Ardından çok daha geniş bir çalışmamız geliyor. Millî Mücadele döneminde nelerin öne çıktığını, zaruretin ne olduğunu bütün sarahatiyle göreceksiniz. Özellikle “Milliyetçilik zehirdir” diyenler okumalı!)
***
Adeta PKK’nın basındaki sözcüsü gibi yazan Aslı Aydıntaşbaş, kolları sıvamış... PKK/BDP’nin “muhatap” alınması için çırpınıyor. Kandil’in Ankara temsilcisi Selahaddin Demirtaş’ı konuşturmuş. Ardımızda PKK/BDP yüzünden bir kanlı nevruz bırakmamışız gibi, vahşet örgütünü ve uzantısını masum göstermeye çalışıyor. Şu sözleri S. Demirtaş’a söyletmiş: “Bahar geliyor ve korkuyoruz ki savaş tırmanacak. Ölümleri durdurmak için rol üstlenmeye hazırız.”
PKK temsilcisi, gazetecisi bir olmuş “devlet”e gözdağı veriyorlar!.. Yoldan çekilin; ezilirsiniz!