NATO içindeki düşmanlarımız
İspanya''nın başşehri Madrid''de NATO zirvesi toplanıyor. Türkiye kalın bir dosya ile toplantıda yerini alacak.
NATO niçin kurulmuştu? Saldırılara karşı ortak hareket için değil mi?
Biz de NATO''ya karşı kesimler çeşit çeşit. Şu anda birinci düşmanımız -evet birinci düşmanımız!- ABD; NATO''nun öncü gücü.
ABD niye birinci düşmanımız? Türkiye''yi bölmek istediği için. PKK''nın en büyük destekçisi binlerce TIR silah yığan, militanlarını eğiten, hadi Türkiye''ye saldırın diyen ABD. Öyle bir düşman ki, hususiyetle İsrail adına haritadan silmek istediği İran''la bile dolaydan iş birliğine girecek kadar bize düşman. İran''ın Suriye''ye, Irak''a yerleştirdiği gayrinizamî silahlı güçleri PKK''nın paralelinde ve hatta içinde Türkiye''ye karşı hareket hâlinde. ABD doğrudan PKK''ya destek veriyor. Dolayısıyla İran''la adı konmamış bir birliktelikleri var.
NATO içindeki Avrupa ülkelerini saymayayım... PKK''ya destekte birbirleriyle yarıştalar.
PKK''da nasıl bir sihir, nasıl bir keramet var ki, ABD ve Avrupa ülkeleri, hemen yanı başımızdaki Rusya kapılarını sonuna kadar açıyor?! Hiçbir ülkenin ayrılıkçısı, halk düşmanı, dış ülkelerden ve hatta içlerindeki siyasî gruplardan bu kadar destek görmemiştir.
Asıl tahlil edilmesi gereken; PKK''nın gördüğü bu inanılmaz destek ve bu inanılmaz desteğe karşı, halk olarak, şu iktidar demeden, bu iktidar demeden bütün varlığımızla karşı duruşumuzdur.
PKK''ya karşı mücadele; bu yıkıcı/bölücülere ön açan ABD''ye, Avrupa ülkelerine, komşularımıza, Rusya''ya karşıdır.
Hangi ülkede 54 yıldır bir iç mücadele sürüyor?
Ayrılıkçılarla, dış ülke payandalarıyla, Gurkalarla mücadeleyi 1968''den beri sürdürüyoruz. Ülkemize, halkımıza direnen hareketlerin hepsi sol tandanslıdır! Sol tandanslılar içinde, değişik Marxist gruplar vardır, Sonra etnikçiliği öne çıkartan ilk adıyla Apocular, sonraki adıyla PKK''cılar, nihaî kertede birdirler. İyi niyetli solcularımız olabilir. Ama ne yapsalar boş; açtıkları kapı etnikçiliğe yıkıcılığa, bölücülüğe çıkıyor. "Atatürk"ü dillerinden düşürmeyenlerin yer aldığı bir büyük partimizin içinde Marksist gruplardan gelenlerin nasıl faal olduğunu görüyoruz. O partide, ilk Ülkü Ocakları başkanlarından ünlü bir isim de var, yine ünlü İslâmcı da var. Kendi çizgilerinde ne kadar faaller?
NATO üyeleri devletler bizim altımızı oyuyorlar, silah ambargosu koyuyorlar, bölücüleri donatıyorlar, besliyorlar, eğitiyorlar, öyleyse NATO''dan çıkalım!
NATO''nun varlığı bir başka tehlike, yokluğu bambaşka bir tehlike...
NATO neymiş, bir anlayalım önce. Kendi sayfalarında verdikleri bilgi şöyle:
"NATO siyasi ve askerî yollarla üyelerini korumayı taahhüt eder. Ayrıca, savunma reformları ve barışı koruma gibi çok geniş bir yelpaze oluşturan konularda NATO üyesi olmayan ülkelerle iş birliğini de teşvik eder. NATO, tartışmalar ve ortaklıkları vasıtasıyla üye ülkelerinin topraklarında veya bu toprakların dışında çatışmaların önlenmesine katkıda bulunur. NATO, demokratik değerleri geliştirir ve anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözülmesini taahhüt eder. Diplomatik çabalar sonuç vermediği takdirde tek başına veya diğer ülkeler ve uluslararası örgütlerle iş birliği içinde kriz yönetimi ve barışı koruma operasyonları yürütecek askerî yeteneklere sahiptir."
Bu sayılan "faydalar"ın hangisinden fayda gördük!
Başta dediğim gibi, NATO ülkeleri Madrid''de bir araya geliyor. Rusya korkusuyla NATO''ya girmek isteyen iki İskandinav ülkesi İsveç ve Finlandiya''nın NATO''ya girip girmemesi tartışılacak. Türkiye, bu iki ülkenin PKK''ya desteğini çekmesini isteyecek. Çabamız boş. Hangi ülke çekti ki, onlar çeksin.
Biz NATO''ya niçin girdik? Önce bunu bir açalım. (Devam edeceğiz.)