Mutlu Müslümanlar fotoğrafı
Gazetelerde yukarıdaki fotoğrafı görmüşsünüzdür. Başta oturan adam şeyhmiş.
Ona sorsanız Nuri Pakdil gibi,"Ne mutlu Müslümanım diyene" der!
Şeyh'in önünde oturup poz veren kadınlar da çok mutlular... Onlar da muhakkak Nuri Pakdil gibi "Ne mutlu Müslümanım diyene" diyorlardır.
Önce şeyhin haremi sandım. Görüntüde 5 kadın. Fotoğraf karesine 4 kadın girmeli... Biri neci? Cariye mi?!
Haberi okuyunca mesele anlaşıldı: Bir "cennet parselleme" hikâyesi. Kadınlar müritmiş.
Nuri Pakdil (D. 1934) edebiyatçı... Aynı ekolden Sezai Karakoç (D. 1933) da var. Karakoç'la Pakdil'in yolları, muhtemelen, Maraş'ta kesişiyor.
Ak Parti, önce Sezai Karakoç'u parlatmak istedi; övgüler düzdü, armağanlar verdi. Kibirden mi, tevazudan mı, bilemeyeceğim, armağanını almak için törene gelmedi, mecburen evine götürdüler.
Ak Partililer baktılar, propaganda için ondan umut yok, hatta kendilerini de tenkit ediyor, vazgeçtiler. Sonra Pakdil'i keşfediverdiler. Ödül de verdiler.
Ödüller Necip Fazıl adınaymış. Törende Pakdil önde oturuyor. R. T. Erdoğan kolundan tutup onu kürsüye çıkarıyor; birkaç lâf etsin diye... Saydı, döktü. Sonunda sloganını söyledi: "Ne mutlu Müslümanım diyene!"
Bir alkış!.. Bir alkış!...
Aklı sıra M. Kemal'in sözüne nispet yapıp milleti ters köşeye yatıracak. Müslümanlıkla Türklüğü karşı karşıya getirecek.
Necip Fazıl için oradalar ama Necip Fazıl'ı bilmiyorlar. Müslümanlığı da bilmiyorlar.
Hiçbir Müslüman ülkesinde, hiç kimse kendisini inkâr etmez, yok saymaz. Türk'ü yok sayma sadece bizde. "Müslümanım" dersen, "Türk'üm" diyemezsin... Ümmeti/milleti silip atıyorlar.
O törende R. T. Erdoğan için gazeteci Sibel Eraslan: "Recep Tayyip Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek'in en güzel eseri.", Rasim Özdenören: "Bu atmosferden sonra benim konuşmam küstahlık olur. Sayın Cumhurbaşkanım yürüyüşünüz yeter." dedi.
Ciddiyetsizlik, vıcıklık...
Sibel'in sözüne takıldım.
Necip Fazıl, Millî Görüşçüleri terslemiştir. Ülkücülerle birlikte hareket etmiştir. Türkeş'le mutabakat metinleri bile var.
N. Fazıl'ın pîri "Seyyid" Abdülhakim Arvasî neden "Türk"ü öne çıkardı? Bir araştırın bakalım. "Dünyada iki Türk kalsa gene biri ben olurdum." sözüyle girin, bulursunuz. Arvasî, üstelik, Millî Görüşçülerin dillendirmekten marazî zevk aldığı "devrin" zulmünü de görmüştü.
17/25 Aralık... "Darbe" olsa bile tapeler, belgeler ortada. Elleri patlayıncaya kadar alkış tutanlar, yürüyüşüne kurban olanlar... İçinizde çengelli bir soru asılı kalmamış mı? "Darbe" sözü sizi mutmain ediyor mu?
Adı geçiyorsa, cevabı olmalıdır. Demiştim ki: "Beni çağırın lütfen. İnandırın, Hiçbir şey yazmayacağım. Kalemimi kırıp oturacağım!" Yok... Ses yok.
Elhamdülillah Müslümanım ve sorgulayabiliyorum!