Müslüman Müslümanı tekfir eder mi?
Hz. Peygamber'e atfedilen bir söz: "Uzkurû mevtâkum bi'l-hayr." ("Ölülerinizi hayırla yad ediniz.")
Hadis-i şerifte dikkat edilmesi gereken söz "mevtâkum"dur.
"Mevt" ölüm, "meyyit" ölü, "mevtâ" ölüler. "Uzkuru", bildiğiniz bir kelimeden, "zikr"den gelir.
"Mevtâkum" "Ölüleriniz; sizin, sizden olan, sizin dininize mensup" demek. Herhâlde Hitler'i, Stalin'i hayırla yad edecek değiliz!
Tarikat/cemaat mensupları kendilerine bey'at etmeyenleri "Müslüman" saymamış olmalılar ki, mezhepler tarihi hocası Prof. Dr. Hasan Onat'ın vefatının ardından yüzüne söyleyemediklerini arkasından söylemeye başladılar.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil Hoca, Hasan Onat'ın ardından öyle bir tivit atmış ki, "İyi ki öldü." demeye getirmiş: "Hasan Onat, vefat etmeseydi tasavvufa şirk diyen Abdülaziz Bayındır'ın Süleymaniye Vakfı Uzaktan Seminer Merkezi'nde seminerlerine başlayacaktı..."
Prof. Dr. Salim Cöhce'nin de Hasan Onat'la aynı gün vefat haberi geldi. A. Şimşirgil, tarihçi Salim Cöhce'yi rahmetle anarken, H. Onat'tan "rahmet"i esirgiyor. Salim Hoca'ya Allah rahmet eylesin. İkisi arasında fikir olarak pek fark olmadığını biliyorum. Geçmişte Salim Bey'le yazışmıştık.
Cübbeli'nin Lalegül kanalında program yapan A. Şimşirgil'e, bu tavrının İslâmda yeri var mıdır, diye sormak lâzım. "Memurlar.net"te A. Şimşirgil'in tavrını kınayan tivitlere yer verilmiş. İkisini alacağım:
"Bu satırları yazarken hiç mi eliniz titremedi, hiç mi vicdanınız yahu ne yapıyorsun demedi hiç mi Hz. Peygamber aklınıza gelmedi, hiç mi ölüye saygı demediniz, hiç mi aileye saygı demediniz, hiç mi yüreğiniz burkulmadı? Bu mu sizin tasavvuf anlayışınız?" (Şaban Öz).
"Hocanın hangi konuda konuşacağını yazmayan bir afişi, tasavvuf karşıtı konuşma yapacakmış gibi ilan etmişsiniz. Bu nifak tohumunu ekmek hangi tasavvufta var? Keşke tasavvuf ehli olsaydınız içimiz yanmazdı bari." (Meryem).
Harun Çetin isimli bir kişi facebook hesabında Hasan Onat'ın vefat ettiği haberi üzerine o gece "Bir bidat ehli öldüğünde İslam'da bir fetih vuku bulmuş gibi olur" hadis-i şerifini paylaştı.
Hatice Acar imzasıyla atılan bir başka tivitte Harun Çetin'in bu tiviti "Din nasıl nevrotik-patolojik bir hastalık haline gelir? Aşağıdaki gibi" başlığıyla veriliyor. Aynı kişi, sonra şu tiviti yazıyor: "Hasan Onat hocanın görüşlerini bilmiyorum; beni de ilgilendirmiyor zaten. İnsan olarak yaşamış ve bilgiyle meşgul iken bir virüsle vefat etmiştir. Sevmek zorunda değilsin, değiliz. Ancak bir insan ölümüne "elhamdülillah" demek, "fetih" demek ortaçağ kilise nefretini hatırlatır."
Yine bir başka isim, yıllarca müftülük, vaizlik, 2020 Haziran'ına kadar Din İşleri Yüksek Kurul üyeliği yapmış olan Dr. Ahmet Gelişgen de, Hasan Onat'ın oryantalist düşünceli bir insan olduğunu ve fikirlerinin küfrü gerektirdiğini söyleyecek kadar ileri gidiyor. (Bu sözlerini internette bulamazsınız. Arkadaş gruplarında paylaşıyor ve sonra siliyor. O paylaştığı görüntü elimizde.)
Dr. Ahmet Gelişgen, Hasan Hoca'nın Şia'yı meşrulaştırdığı iddiasında bir de. A. Gelişgen'in Maturidîliğe karşı tavrı öteden beri nettir. İster istemez Hasan Onat ve Maturidîliği anlamak isteyenlere karşı tavır koyacaktır. Ama küfre varacak bir tavır İslâmla ne derece bağdaşır?! Ahmet Gelişgen'in vereceği bir cevap varsa burada yayınlamaya hazırım.