Muhalefete büyük görev düşüyor
Kötü giden ekonomi erken seçim söylemlerini her geçen gün artırıyor. Peki bu yalnızca muhalefetin bir sıkıştırması mı? Elbette hayır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir sistemde, halkta karşılığını bulan bir erken seçim talebi, aslen "siyasal hesap verilebilirlik mekanizmasının devreye sokulması istemi" niteliği taşıyor. Zira, 2017 anayasa değişikliği sonrası kurumların işlevsiz hale gelmesi, yöneticilerin keyfiyetinin önünün açılması, hesap verilebilirliğin olmadığı siyasal ortamının çıkışının haklı talebi, erken seçim. Tabii, sorumluluğu halka karşı olan cumhurbaşkanının halk tarafından denetlenmesi talebi de…
Ancak seçimlerin siyasal hesap verilebilirlik mekanizmasını işletecek işlevinin etkin olması için ister erken seçim olsun, ister seçimler tam zamanında yapılsın; öncelik, seçim güvenliğinin sağlanmasında.
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı elbette önemli. Ancak hukuka uygun zeminde gerçekleştirilmemiş bir yarışta, doğru adayla dahi kazanma ihtimali kalmıyor. O yüzden, bu seçimlerde özellikle de muhalefete büyük sorumluluklar düşüyor.
Süreç en başta hukuka uygun başlamalı
* Öncelikle dikkat edilmesi gereken, mevcut cumhurbaşkanının iki dönem seçilmiş ve seçilme haklarını doldurmuş olduğu gerçeği. Bunu defalarca yazdım, muhalefetin konuya gerekli ehemmiyeti vermediğini düşündüğüm için de tekrar tekrar vurguluyorum.
2017 anayasa değişikliğinde, yürütme organının işlevi değişmekle birlikte, cumhurbaşkanının seçilmesine dair bir değişiklik yapmadı.
"Anayasa öyle diyebilir ama Erdoğan ne yapar eder aday olur; iki hak, üç hak vs. bunları boşa tartışmaya gerek yok", "Sandıkta yenemiyormuşuz da o yüzden adaylığı bahane ediyormuşuz gibi görünmeyelim" gibi hukuk dışı düşünceler ve "Erdoğan''ı illa seçimde yenmeliyiz" gibi hırslarla hukuk kuralı görmezden gelinemez. Bugün bu kuralı yok sayarsak, yarın başka kuralların çiğnenmesinin önünü açarız.
Anayasa hükmü açık ve net. Bu açık hükmü göz ardı ederek, anayasal olarak aday olma hakkı dolmuş bir kimsenin aday olmasının kabulüyle başlayacak bir seçim sürecinden hukuken sağlıklı bir netice elde etmek mümkün değil.
* Bu açıdan dikkat edilmesi gereken bir husus da seçmen listelerinin oluşturulma süreci. 2008 yılında seçim kanununda yapılan değişiklikle seçmen bilgilerinin İçişleri Bakanlığı bünyesindeki nüfus müdürlüklerinden alınacağı kuralı neticesinde 2008 yılından beri hukuken herhangi bir denetimin söz konusu olmadığı bu hususta, ortaya çıkabilecek usulsüzlüklerin önüne geçecek olan da yine muhalefettir ve ellerindeki eski listelerle yapacakları kıyaslamalar ve ilçe örgütleri vasıtasıyla yapacakları kontrollerle seçmen listelerinin oluşturulma sürecinden itibaren seçim güvenliğini sağlamaları gerekir.
Muhalefetin sorumlulukları
Zira, yaşananlar gösterdi ki, seçim sürecinde muhalefetin arzuladığı sonucu elde etmesinin formülü iki şarttan geçiyor:
1. Hukukun gerekliliklerini uygulamak ve uygulatmak, bunun için çağrı yapmak ve kamuoyu oluşturmak.
2. Öncesi, anı ve sonrasıyla hukuka uygun bir seçim süreci için, adaylıkların, seçmen listelerinin, seçim pusulalarının, listelerin vs. takibini, kontrolünü yürütmek; bunu sağlayacak il, ilçe örgütlenmelerini de iyi kurmak ve doğru yönlendirmek.
Seçimlere kadar, adaylık sürecinden, açıklanan resmî seçim sonuçlarının itirazına kadar tüm sürece dair dikkat edilmesi gereken hususları, ara ara yazılarımda ele alacağım; çünkü bu hususların herkesçe iyi anlaşılması oldukça mühim.