Mücadele iyi ise bu ne?
"Çok iyi mücadele ediyoruz" diyorlar ama gittikçe ev hapsine doğru bizi itekliyorlar. "Madem her şey yolunda öyle ise bu sıkıştırma neyin nesi" diye düşünürken meselenin nedenini anladık.
Meğer işler onların söylediği gibi o kadar da iyi gitmiyormuş.
Kalp Cerrahı Bingür Sönmez'den tutunuz da Aile Hekimleri Derneği yöneticilerine kadar "İtalya'dan daha kötü durumdayız" mesajları yükseliyor.
Demek ki aksayan yönler var.
Baksanıza, serbest olan şehirlerarası otobüs seferleri izne bağlandı.
Az da olsa sokağa çıkabilenler evlerine doğru kovalandı.
Önce yaşlılar sonra orta yaşlılar derken herkes sokağı terk etsin denildi.
Öyle ki sahilde sabah sporu yapanlardan tutun da, her gün elinde olta balık avlayanlara kadar herkes, virüs nedeniyle özgürlük kısıtlamasıyla karşı karşıya kaldı.
Büyük çöküş
Hey gidinin insanlığı..
Dikkat ediyor musunuz?
Sadece kapitalizm değil çöken..
Sosyalizm, teokrasi, şeriat yönetimlerinin dik âlâsı dibe vurdu. Bütün dertlere derman olacağı iddia edilen ideolojiler, büyük kurtarıcı olarak sunulan siyasal sistemler; hepsi, evet, hepsi diz çöktü.
VİP namaz kılmaya mecbur kalmışsan, anla ki, doğaya yenilmişsin.
Nerede o "bol param var istediğimi yaparım" diyenler?
Yap da görelim.
Seni sokağa çıkmaz yapan görünmezler var.
Lüx cipi olanlar, villada, altın varaklı evlerde sefa sürenler, haydin gözle görülmeyen virüse gücünüzü gösterin de görelim.
Kudretli devlet adamları, asıp kesenler; dilediğini hapis edip, dilediğini salıverenler..
Neredesiniz?
Gücünüz işte buraya kadar.
İşte bakın.. Bir zamanlar dünyayı bir vampir gibi sömüren İngiltere'nin başbakanı eğildi, büküldü, karısıyla aynı yatakta yatamaz hale geldi. Meydan okuması buraya kadar.
Eğer durumdan vazife çıkarıp ders alıyorsanız âlâ, değilse biliniz ki "sizden büyük Allah var.."
Zulmettiklerinizden özür dileyin.
Haksızlıkla hükmetmeyin.
Yasaları çıkarınıza kullanmayın.
Yoksa siz, ders almamakta ısrar mı ediyorsunuz?
Siz bilirsiniz.
Daha büyük tehlike
Yakında dünyayı en büyük tehlike tehdit edecek.
Açlık..
Evlere hapis ettikleriniz, tarlasını, bağını bahçesini ekip dikemeyince, halk ne yiyip ne içecek? Durumu fark edenler, tarım ürünlerinin ihracına sınırlama getirmeye başladı.
Türkiye'yi yönetenlerin bundan haberi vardır inşallah..
Eğer korona virüs mücadelesi gibi, ölüm sayıları arttıkça, işi sıkıya almaya başlayacaklarsa, biliniz ki; açlık, virüse benzemez. Açlar, tokları teker teker bulur ve canına okur. Bunu düşünmek bile istemeyiz.
Fabrikalar çalışmıyor, tarım, sanayi, endüstri, tekstil.. kısacası her alanda sektörel daralma, dolayısı ile vergi gelirlerinde düşüş yaşanacak.. Bir çözüm düşünen var mı acaba? Çünkü kıtlık, tarımdan sanayiye, giyimden, evlerimizdeki doğal gaza kadar tüm yaşam alanlarını etkileyecektir.
Eğer evde kalmalar uzun sürerse (inşallah sürmez) bizi bekleyen tehlike çok daha büyüktür.
Böyle bir durumda isteyen muhafazakâr öykü yazarı Mustafa Kutlu'yu okusun, isterse ideolojik benzeri Rus yazan Tosloy'u.
Fark etmez.
Böyle bir durumda, hiçbiri karın doyurmadığı için, daha çok pragmat (yararcı), çözümcü yazarlar, öne çıkabilir. Gerçi K.Marks, "dinin bir üst yapı kurumu" olduğunu belirterek, tersini söylüyor ama içinde bulunduğumuz dönem, onun yaşadığı dönem değil. Bilim ve teknoloji ilerledi.