Moskof'la savaşımız
Ruslarla savaşımız 13. Rusların 2015'te Suriye'ye asker yığmaya başlamasıyla birlikte karşı karşıya geldik ve son kertede mevzi diyebileceğimiz bir savaşa tutuştuk. Bu savaşla birlikte sayı 14 oluyor. Ruslarla karşı karşıya geldiğimiz tarihler:
1677-1681 2) 1686 - 1699; 3) 1711; 4)1712; 5) 1713; 6) 1736 - 1739; 7) 1768-1774; 8) 1787-1792; 9) 1807-1812; 10); 1828 - 1829; 11) 1853-1855; 12) 1877-1878; 13) 1914 -1918; 2020-.
Son savaşın önü açık. Geçici ateşkes yaptık.
Bir not düşmem gerekli: 12 Eylül 1980 öncesinde, çok sayıda şehit verildi ve biz o zaman "Moskof uşakları şehit etti." derdik. Komünist rejim, Sovyetler falan boş. Ruslar var. O zaman halkın, içimizdeki maşalara karşı verdiği mücadele Moskof'a karşı verilen mücadeleydi.
Komünistlerimiz alınmasınlar. Kendilerine sözüm yok. Elbette uşaklık etmek için komünist değillerdi. Ama, ideolojileri onları Kuzey'e sürüklüyordu. İktidar olsalardı, Türkiye'nin kapısını ilk kime açacaklardı?! Afganistan örneğini asla unutmayalım. Afganistan'da Marxistler iktidara geldiler, Moskof'u buyur ettiler. Pek bilinmez... Orta Asya ülkelerinde, bizzat savaşa giren yerli Türklerden dinledim. Rus işgalindeki Türk ülkelerinden cepheye sürülen askerler Afgan halka kurşun sıkmak istememişler ve hatta el altından büyük destek sağlamışlar. Rusların, Afganistan'dan çekilmesinde yine "Türkler"in dolaydan da olsa rol oynadığını düşünebiliriz.
Biz, Balkanları Ruslar yüzünden kaybettik. (1877-1878) Harbi'ni inceleyin, daha nelerin nasıl gittiğini göreceksiniz. Toprak kaybetmeyi bırakın, hem doğuda hem batıda nüfus kaybettik. Moskof zulmünden kaçanlar, birkaç bin, birkaç yüz bin değil, milyonlar... Belki yarısı yolda kırılıyor; dağda bayırda kurda kuşa yem oluyor.
1897'de Yunanlılarla savaşa girdik. Ordumuz neredeyse Atina kapılarına dayandı, hemen Rus müdahalesi geldi. Geri çekilmek zorunda kaldık.
Kafkaslarda Ruslara karşı "gazavat"a Osmanlı gerekli desteği sağlasaydı Şeyh Şamil belki tutunabilirdi.
Türkler, Moskof'tan çok çekti. Bir mezar taşında şöyle yazar: "Moskof keferesinden intikam alamadan feda-yı can eden Alemdar Ali Ağa'nın ruhuna Fatiha. 1183" (Bolu-Göktepe Köyü Mezarlığı).
Mezar taşının fotoğrafına baktım. "feda-yı can eden" kısmını göremedim. Taşın üst kısmında da yazı var. Belirsiz. Okuyamadım. Tarih olarak "1183" yazıyor. Milâdî 1770'e tekabül ediyor. 18. yüzyılda Ruslarla beş defa savaşa tutuşmuşuz.
"Moskva", "Maskva" okunur. "Moskova'nın" karşılığı "Moskovskiy" yazılır. Okunuşu: "Maskofskiy". Bize ne kadar çektirdilerse, "Moskof" diyerek küfre dönüştürmüşüz.
Hemen bütün savaşlarımızda Ruslara yenildiğimizi söylemeye lüzum yok. Yeni Rus Çarı Putin, gözümüzün içine baka baka hususiyetle 1877-1878 savaşını kutluyor. Çünkü bu savaş Ruslara büyük kapılar açtı.
Ruslarla ittifak kurduğumuz ve hatta yardım aldığımız zamanlar da oldu. Fazla değil; 2 defa. 1798'de, Napolyon Mısır'ı işgal edince, III. Selim Ruslara ve İngilizlere yanaştı. Birlikte Fransızların yollarını kestiler ve gerilettiler.
1833'te, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlan ta Mısır'dan kalkıp Kütahya'ya gelince, payitaht tehlikeye girdi. II. Mahmud'un talebiyle Ruslar, İstanbul'a 13 bin asker gönderdiler. Kavalalılar geri adım atmak zorunda kaldılar.(Bkz. Erhan Afyoncu, "Türk-Rus İlişkileri: Bir savaştık bir barıştık", Sabah, 26 Kasım 2017).
Biz içeride birbirimizi yiyelim… "Haysiyetsiz", "şerefsiz", "alçak" mermileri havada vızıldasın, "düşman" el ovuştursun.