Mizaha bile tahammül yok!
"Mizah"ın Türkçe karşılığı "gülmece". Türk Dil Kurumu tanımıyla gülmece ise "Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan edebiyat türü" olarak tanımlanıyor.
Tekrar ediyorum:
"Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan…"
Ne güzel değil mi?
Ülke hâlâ bir ay önce yapılan seçimin "itirazları" ile boğuşuyor…
Ülkenin en önemli şehrinin iktidarını kaybetmemek için "olağanüstü" bir çaba sarf ediliyor…
Bu çabanın oluşturduğu ortam ve ertelenen ekonomik sorunlar yüzünden dolar yine 6'ya doğru tırmanıyor…
Ana muhalefet lideri şehit cenazesinde vahşice ve nefretle yumruklanıyor…
Sosyal medyada yaptığı eleştirilerden dolayı biri ikisi değil pek çokları hapse tıkılıyor…
İşte, tüm bu ve dahası kâbus ortamında, "birileri" kamuoyunun dikkatini çekmek için bu yaşananların öyle bir yanını çekip aktarıyor ki düşünmenin yanında "güldürüyor".
Peki, kim bu "birileri"?
Mizah sanatçıları.
Mizah da karikatür de ifade özgürlüğünün bir tezahürü olarak toplumda oldukça büyük bir öneme sahip. Öyle ki, Abidin Dino, "karikatürün içtimai silah olarak yazıdan, şiirden ve resimden daha kuvvetli" olduğunu söylemiştir.
Bu itibarla, demokratik toplumlar, iktidarın karikatür sanatı da dahil, sanat eserlerine hoşgörü gösterdiği, kendilerine yöneltilen eleştirilere tahammül ederek ve hatta bu eleştirileri bir denetim aracı olarak gördükleri toplumlardır.
Bu açıdan ne kadar sert olursa olsun, mizah bir saldırı aracı değil, iktidarı denetim aracıdır. Tıpkı basın gibi…
Ancak bugünün Türkiye'sinde mizah yoluyla eleştiriyi seçen karikatür sanatçısı Musa Kart tutuklanıyor…
Dahası… Arşivlerde yer alan FETÖ karşıtı ve hatta bu örgüte karşı uyarıcı karikatürlerine rağmen, örgüt bağlantılı suçlama ile tutuklanıyor…
Mizahçının başına gelen, mizahi bir olay…
Ancak ünlü şair Brecht, şöyle demiştir: "Mizahın olmadığı bir yerde yaşamak çok zor ve sıkıcıdır. Her şeyin mizaha dönüştüğü bir yerde yaşamak ise olanaksızdır."
Ülkece "bu da olmaz" dediklerimizin olduğu günler yaşıyoruz.
Hukuk güvenliği yerle bir.
Sanki yanlışa işaret eden her parmak kesiliyor…
Bugün ceza evlerinde 260 bin kişi bulunuyor! Üstelik bu kişilerin yaklaşık 58 bini tutuklu kimseler…
Ülkede 312 kapalı, 75 açık, 9 kadın kapalı, 8 kadın açık, 7 çocuk kapalı, 5 çocuk eğitimevi olmak üzere 396 ceza infaz kurumu var, toplam kapasite 220 bin ve hepsi tam kadro dolu.
Ve hâlâ "nasıl azaltılırız", "nerede yanlış yapıyoruz" diye durup bir sormak yok…
2021 yılına kadar 48 cezaevi daha yapılması planlanıyormuş. Bu cezaevlerinin toplam kapasitesi ise 500 bin civarında olacakmış…
Ve ülke ekonomik sıkıntılarla boğuşurken bu cezaevlerine yatırılacak para, 9 milyar lirayı aşacakmış!
Gelişmiş hiçbir ülkede böyle bir örnek yok. O yüzden mizaha bile tahammülü olmayanların yönettiği güzel ülkem, ne yazık ki, bu kafayla bir arpa boyu bile yol alamaz!