Milliyetçilik ayrıştırması
Türkiye'de kimilerinin fikir kaynakları sol-entel kesimdir. Dışlanma korkusuyla hakikati teslim etmekten hep kaçınırlar. Dün yazdık; Prof. Dr. Fuat Keyman bile bile "vatanseverlik"i, "milliyetçilik"ten ayırıyor.
Cengiz Çandar (Eski Çinci komünistlerden), Hrant Dink'in ardından "Vatanseverlik başkaldırısı; Milliyetçilik hastalığı..." başlıklı yazısında menfur hâdiseyi fırsat bilip "milliyetçiliği" alabildiğine karalamıştı.
Hrant Dink'le konuşurdum. Röportaj da yapmıştım. "Hepimiz Ermeniyiz" grubu, daha sonra, Hrant'ın muhakkak karşı çıkacağı bağlantılarını ortaya döktüğüm için beni önce savcılığa şikâyet etti, sonra mahkemeye verdi. Şikâyet dilekçesini imzalayanların isimlerini burada yazsam şaşırır kalırsınız.
Cengiz Çandar'ın adı, A. Öcalan'ın ifadelerinde geçer. Talabanî'nin yakın dostu. Vatanseverlik diyoruz... Milliyetçilik diyoruz... C. Çandar şunları yazıyor:
"'Hepimiz Ermeniyiz' pankartlarının yer aldığı bir muhteşem cenaze töreninde yürüyenler; işte dünyada 'Türklük onuru'nu onlar korudu ve Diaspora Ermenilerini şaşırtacak derecede 'Türk'ün vicdanı'nı onlar temsil etti. / O olay, Türkiye'nin 'vatanseverlerinin başkaldırısı' idi. Milliyetçi saldırganlığın karşısına, Türkiye'nin vatanseverlerinin dikilmesiydi."
Sözü milliyetçiliğe getirerek demediğini bırakmıyor:
"'Milliyetçilik' tehlikeli bir hastalıktır. Zira, milliyetçiliğin; düşünce planında 'ırkçılık', eylem planında ise 'faşizm' ile arasında çok belirsiz ve geçişi gayet kolay, akışkan sınırlar vardır. O sınırlar genellikle aşılır. Doğası gereği, azgınlaşır ve saldırgandır. Sınırları aştığı anda, çoğulcuğu reddeden 'homojenlik' arayan zihniyetinin kaçınılmaz sonucu zulüm ve kandır.
Milliyetçilik, ırkçı ve faşist türevleriyle birlikte, bir ülkeyi mahva sürüklemenin en kestirme yollarından biridir." (Hürriyet, 6 Şubat 2007).
Başıma gelenlerden biliyorum, "Hepimiz Ermeniyiz" diyenler "Türk'ün vicdanı"nı asla temsil etmemişlerdir.
Prof. Dr. Fuat Keyman, "vatanseverlik" ile "milliyetçilik"i ayrıştırırken, Cengiz Çandar'ın yazısını muhtemelen şuuraltında ayrı bir yerde tutmuştur.
Mevzi tavırları bütün milliyetçilere nasıl yüklersiniz ve millî birliği, ülke bütünlüğünü sağlamak isteyenleri nasıl töhmet altında bırakırsınız!
Konuyu uzatıyoruz ama gerekli. Prof. Dr. A. Baran Dural, sözünü ettiğim Prof. Bey'in ayrıştırmasını ele alırken meseleye, bizim dışımızda, farklı noktadan bakar:
"Bugünlerde sadece Türkiye'de değil tüm dünyada "milliyetçilik sorunu" tartışılıyor. "Milliyetçilik sorunu", romantiklik özelliğiyle önplana çıkan milliyetçiliğin, son derece akılcıl ve gerçekçi (realist- rasyonel) bağlamda, emperyalist devletler tarafından sürdürülen çağcıl küresel saldırının karşısında konumlandığı bir değer olması açısından, sorunlu bir yan teşkil ediyor. Aynı şekilde küresel emperyalist saldırıyı yürüten kapitalist-sömürgesi güçlerin, yer yer milliyetçiliğe sarılarak ya da milliyetçiliğe yakın kimi kavramlara sahip çıkar görünmeleri, milliyetçiliği bir sorun mertebesine çıkartıyor. Bu arada küresel saldırıdan şikayet eden irili ufaklı ezilen ülke milliyetçiliklerindeki önderliklerin somut reçeteler üretmek, ulusal, uluslararası ittifaklara girişerek aktif direnç göstermektense, küresel saldırıyı ulusal reçetelerde ve salt günü kurtarmak üzere sözde savunularla geçiştirmeye çalışmaları itibarıyla da, milliyetçilik hayli sorunlu bir yapı arz ediyor." (Devam edeceğiz.)