Millet'e "Zillet" Diyenlere…
Siyasette kullanılan kaba dilin yoğunluğu giderek artıyor… Seçimlerin yaklaşmasıyla da, her zamankinden fazla kaba dil ve üslupla kutuplaştırıcı söylemler egemen hale geldi. "Cumhur İttifakı"nın sözcüleri, muhalefet partilerinden oluşan "Millet İttifakı"na "Zillet İttifakı", hatta "İllet İttifakı" diyorlar…
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde "zillet", "hor görülme, aşağılanma"; "illet" ise, "hastalık, bozukluk" olarak tanımlanıyor. Ülkemizde siyasi rekabetin seviyesi işte bu!
Siyasette, bu üslubun örnekleri geçmişte de vardı; ancak ülkenin neredeyse yarısını temsil eden yasal ve meşru partilerden oluşan bir ittifaka aşağılık veya hastalık gibi sıfatlar takılması, durumun bugün ne kadar endişe verici bir hal aldığının göstergesi… Üstelik seçim yarışındaki siyasi bir rakipten ziyade bir düşmandan bahseder gibi duran bu söylem, ittifaka destek veren "milleti" de ötekileştiriyor… Bu ithamlar, şüphesiz hem siyasi hem de hukuki yönden oldukça sorunlu.
Türk siyasetinden beklenenle uyuşmayan bu söylem ilk söylendiğinden beri, sözün söylendiği cenahtan biri çıkar da belki bu tanımların devleti yöneten ve yönetmeye talip olanlara hatta genel olarak bir "Müslümana" yakışmadığını söyler mi diye merakla bekliyorum…
Karşısındaki siyasi hareketi küçük düşürmek adına bu kötü ifadeleri kullananların da pek ala bildiği gibi, nerede nasıl konuşmak gerektiğine, yani söz söyleme adabına büyük önem veren Kur'an-ı Kerim, insanların konuşmalarında nezaketin olmasını arzu ederek şöyle buyurur: "…İnsanlara güzel söz söyleyiniz!.." (el-Bakara, 83). Hatta öyle ki, İslam dini, zalimlere karşı bile yumuşak söz söylenmesini buyurur; bir kişinin ya da topluluğun hor görülmesini ve aşılanmasını kabul etmez.
Dini, yaşam tarzına indirgeyip toplumu kutuplaştırma aracı için kullanmayı seçenler, keşke birleştirici ve toplumsal hoşgörüye kapı açan bu buyruklara kulak verseler…
Konunun Cumhur İttifakı tarafındaki merakım bu olmakla birlikte; bir diğer merakım da pek tabi, bu söyleme muhataplarının ne karşılık vereceği idi…
Muhalefet ise, burada "Cumhur İttifakı"na kelime oyunlarıyla çirkin yakıştırma yapmaktan kaçınarak kanımca en güzel cevabı verdi. Kuşkusuz bu hususta, "Millet İttifakı"nın tüm partilerini takdir etmek gerek…
Siyasiler şunu hiçbir zaman unutmamalılar ki, onların olgunluğu, toplumdaki hoşgörü seviyesine doğrudan etki eder. Bugünün siyasileri ağır itham ve aşağılamalarla en iyi siyasetin yapılacağı yanılgısına kapılsa da; yönetenler, tıpkı kalabalık bir ailenin büyüğü gibi içteki çatışmalarda uzlaştırma çabası ile topluma yön vermelidir. Topluma yön vermeye de öncelikle doğru bir dil ve üslupla başlanmalıdır.
Ancak ne yazık ki, bugün siyasete hakim olan temel anlayış, uzlaşma temelinden oldukça uzak görünüyor. Farklı ihtiyaçları/ talepleri karşılamak veya ikna etmek yerine; rakibi küçümsemek, aşağılamak, hakarete varan ifadeler kullanmak siyasetin doğası gereğiymiş gibi aksettiriliyor. Böyle olunca da üslup sertleşiyor, çatışmalar artıyor; "nezaket" ve "insaniyet" ise iyiden iyiye kayboluyor. Aslen ekonomik ve toplumsal sorunların üzerini örtmek için başvurulan bu tarz tutumlar önce siyasilerden yandaşlara, sonra toplumsal hayata yansıyor ve kamuoyu bu çirkin tavır ve söylemleri kanıksıyor. Hakaret ve kaba üslubun resmi makamlarda oturanlarca kullanıldığını gören halk, ötekileştirilenlerin aşağılanmasını ve hor görülmesini normal görerek, bu tavrı günlük yaşamına taşıyor. Sonunda ise toplumsal huzur kayboluyor…
Çatışmacı, kavgacı ve hoşgörüsüz bir tavırla yürütülen "herkesi kendine benzetme politikası" ancak ve ancak nefret yaratır. Toplum parçalanır. Sizden olmayanı baskıyla, aşağılamayla sindirmeye çalışmak, topluma ancak kin ve nefret tohumu eker. Aman dikkat!
Günün Sözü:
"Gücümüzü hırlaşmak için değil, birleşmek için harcamalıyız." Malcolm X