Meraktayım... TÜSİAD'ın başına ne gelecek?!
"Nas var nas!" dedi, faizde ısrar etti ve son göründü.
Şu faiz inadı... Şer''î hükümlerle açıklanabilir mi? Faiz haram diyor, başka bir şey demiyor. Haram deyince, tek tek saysak faize sıra gelmez!
Sanırsınız ki, faiz tümden yasak. Ekonomik sistem, parayla para kazanma üzerine kurulu. Bütün dünyada böyle. "Katılım bankacılığı" dedikleri de hile-i şer''iye. Adını "faiz" komadıktan sonra, bu tür bankalarla, şirketlerle "kâr payı" pazarlığı yapıyorsunuz.
Hadi gelin, Merkez Bankası''nın faiz indirme, çıkarma meselesini, piyasanın kâr payı hesabına dönüştürelim. Ne değişecek?
Faiz oldum olası tartışılmıştır. Osmanlı, bir neticeye varamayınca, kapı aralamak zorunda kalmıştır. Ebussuûd''un faiz fetvası meşhur. Yakın zamanda Ebussuûd''un fetvasını hatırlatmıştım. Başka kalemler de temas ettiler.
Ebussuûd faiz fetvasını, Osmanlı''nın en dorukta hüküm sürdüğü zamanda vermiştir. Kanunî Sultan Süleyman, fana sıkışmıştır. Faiz alınmazsa, özellikle Rumeli''de hayat duracak. Anadolu Kazaskeri Çivizade kestirip atıyor: "Haram!" Sonra, Kanunî, kendisinden epey nemalanan Şeyhülislam Ebusuûd''a: "Ya hocam halk fakirleşiyor, para kazanamıyor, gittik, gidiyoruz. Bir çare!" diyor. Şeyhülislâm, kestirmeden: "Faiz haram!" deyip kenara çekilmiyor. Fetvayı basıyor.
Faiz tartışmalarını inceleyin, ilim erbabı işin içinden çıkamamıştır.
"Para Vakıfları"nı biliyor musunuz? Bir çeşit bankacılık.
Vakıf deyince, hayır hasenat aklınıza geliyor. Yine hayır hasenat için kuruluyor para vakıfları. Tarihi 1423''e kadar iniyor. Darda kalanlara, çoklukla altın ve gümüş veriliyor. Dönemin geçer akçesi neyse o akçe de verildiği oluyor. Darda kalan sonra, hadi faiz demeyeyim de, kâr payını ekleyip iade ediyor.
Zamanımıza geldiğimizde bu sistem nasıl işletilebilir? Katılım Bankacılığı, diğer bir adı diyeceğim, kredi veren bankalarda pek farkı yok. Adam bankadan para çekiyor, yatırım yapıyor. Kazandıkça geri öderken, elbette cepten veremezsiniz, buyurun benim kazandığımdan sizin payınıza düşen diyor, borcunu ödüyor.
Geçmişte faiz meselesi o kadar karmaşık anlatılmış ki, işin içinden çıkmak mümkün olmuyor. Hanefî fıkhının "ribâ" bölümüne göz atıyorum, o kadar karmaşıklık içinde bir şeyler belirginleşiyor ki... Sanki bugünkü bankacılığa açık kapı bırakılıyor.
Esas olan faizin indirilmesi. Ama bu da piyasa şartlarına bağlı. Sen indir diyorsun, emir demiri kesiyor; indiriyor.
Senin paran para değil ki... Dışarıya bağlısın. Dolar piyasayı belirliyor. Doların yükselmesi, faizin bir başka adı değil mi?!
Hüküm vermek bana düşmez. Ama iktidarın bir numaralı fetvacısı Prof. Dr. Hayrettin Karaman''a da düşmez. Reis Bey''in ifadesiyle açık ve net söylüyorum! (Hem "açık", hem "net"! Ne demekse artık! Pekiştirme desem değil; müteradif desem o da değil.)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜSİAD''ı aradı, ses verin, demeye getirdi. Bir de twitter attı. İfadesi çok ağır; ipleri koparıyor:
"TÜSİAD Başkanı''nı aradım. Ülke yangın yeri. Aklî melekelerini kaybetmiş bir şahsın ülkeyi intihara sürüklemesini mi seyredeceğiz?..."
Ertesi gün TÜSİAD, "Mevcut politika ekonomide güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı oluşturdu. İktisat bilimi kurallarına hızla dönülmelidir." çağrısında bulunuyor.
Meraktayım... TÜSİAD''ın başına ne gelecek?!