Medreseler Bakanlığı mı Millî Eğitim Bakanlığı mı?
Eğitim dışı eğitim... Medreseler, hafızlık kursları, Kur''ân kursları...
Millî Eğitim Bakanlığı niye var? Kaldıralım, yerine "Mekâtib ve Medâris Nezâreti" (Mektepler ve Medreseler Bakanlığı) kuralım... Bütün okulları imam hatip yapalım, ilâhiyat yapalım, nasıl olsa elin gâvuru her şeyi icat ediyor, biz onlardan hazıra konarız. "Beyinleri" icatlar için harcamayalım. Herkes Kur''ân-ı Kerîm''i ezberlesin, herkes, şıhların, şeyhlerin, şeflerin sözlerini dinlesin. Bir de "dünya liderimiz" var. O, ABD''ye de Rusya''ya da kafa tutar. Her şeyi halleder. Allah başımızdan eksik etmesin. Hepimiz birer "Taliban" olana kadar eğiteme devam. Ülkemiz inşallah sarıklılar ülkesi olacak. Afganistan''da gâvurun icat ettiği silahlarla yıllarca vuruştular, hedeflerine ulaştılar. Afganistan''la aramızdaki komşu "İslâm Devleti"nde insanlar isyan bayrağı açtılar. İsyancılar gâvurun uşakları. Ne gam... sarıklılarımız icaplarına bakar.
Ülkeyi getirecekleri nokta bu.
M. Kemal Atatürk''e karşılar. Anladık. Bir araştırsınlar önce... Mustafa Kemal neden yeni sistem kurdu? Kendisini buna ne mecbur etti?
Biz de Kadir Mısıroğlu''nun yazdıklarını, onun yayınevinin çıkardığı kitapları, Necip Fazıl''ı, daha nicelerini okuyarak belli bir döneme geldik. Rıza Nur''un hatıratından bile, orta sondayım galiba, K. Mısıroğlu''nun yayınevi vasıtasıyla haberdar olduk; okuduk. Okumakla kalmadık, etrafımıza da telkin ettik. (Rahmetli Mehmet Gül''le çok tartışırdık.) Sonra araştıra araştıra, düşüne düşüne realiteyle yüz yüze geldik. Onun için bu yazdıklarıma bakarak kimse bize "azgın azınlık" diyemez.
Cumhuriyet''in genleriyle oynanıyor. Çok sevdikleri "İslâmcı" II. Abdülhamit, neden Batı eğitim sistemi gibi bir sistemi getirmek için, kifayetsiz de olsa, adım adım yürüdü. (Ayrıntıya girmeyeceğim. Ömer Faruk Topal''ın The Independent-Türkçe''de çıkan 20 Nisan 2019 tarihli "İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık''ı yeniden okumak" makalesine göz atmanız yeterli.)
Mevcut hükûmetin aklına getirmediği bir şeyi hatırlatacağım... Şu anda kanunlar çiğnenmekte. İktidar değiştiğinde kanunları çiğneyenlerden yeni hükûmetin hesap sormayacağını kimse söyleyemez.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu 3 Mart 1340 [1924]''ta çıkarıldı. Bütün okullar Millî Eğitim Bakanlığı''na bağlandı. 430 numaralı kanunu hatırlayalım:
"Madde 1- Türkiye dâhilindeki bütün müessesât-ı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekâleti''ne merbuttur. / Madde 2- Şer''iye ve Evkaf Vekâleti veyahut hususî vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekâleti''ne devir ve raptedilmiştir. / Madde 3 - Şer''iye ve Evkaf Vekâleti bütçesinde mekâtib ve medârise tahsis olunan mebâliğ Maarif bütçesine nakledilecektir. / Madde 4- Maarif Vekâleti yüksek diniyât mütehassısları yetiştirilmek üzere Darülfünunda bir ilâhiyat fakültesi tesis ve imamet ve hitabet gibi hidemât-ı diniyenin ifâsı vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de ayrı mektepler küşat edecektir."
Bu kanun şu anda Anayasa''nın 174. maddesinde yer almaktadır.
Medreseler hususiyetle Güneydoğu''da yaygınlaştırılıyor. Nice merdiven altı kurslar var.
Devletin üniversitesinde, Artuklu Üniversitesi''nde, 65 medrese temsilcisinin katıldığı bir toplantı yapılıyor, toplantıya Vali de katılıyor, Rektör de. Konuşma da yapıyorlar.
Kanun baştan çiğnenmiş. Öyle bir iktidar ki; vali katılmasa "suçlu" olacak. Üniversitenin rektörü isterse öncülük etmesin, kim bilir başına ne işler gelecek.
Hâkim zihniyet medrese zihniyeti. İş çığırından çıkıyor.