Marx'ı anlamışlar ama yanlış anlamışlar
Sarıkamış Harekâtı şehitlerini anıyoruz.
Yitirdiğimiz askerlerimizin sayısının ne kadar olduğu tam bilinmiyor. 114 bin diyen var, 90 bin diyen var, 60 bin diyen var, 23 bin diyen var... Araştırıcılar 30 bin üzerinde duruyorlar. Kaçı dondu? Kaçı dizanteriden, tifodan öldü? Kaçı Rusların saldırılarında şehit düştü?
İşin içinde Başkomutan Vekili Enver Paşa olunca ve muharebe kaybedilince, bütün suç Enver Paşa'ya yüklenecektir.
(Sarıkamış yenilgisinin hemen ardından Çanakkale savaşları başlamıştır. Çanakkale savaşları sırasında da yetki Enver Paşa'da idi. Ama o zafer nedense Enver Paşa'ya mal edilmiyor!)
Hayat böyle bir şey... Kaybeden suçludur. Kaybettiği için suçludur... Kendisinden sonra gelenlerin hataları yüklendiği için suçludur... Sonrakiler, kendilerine pay çıkarmak için suçladıkları için suçludur. Salim akılla, mantıkla ve belgeyle konuşmak günün şartlarında mümkün görünmüyor.
Sarıkamış faciası üzerinden 104 yıl geçti.
Karl Marx Türkiye üzerine epey yazmıştır. Bu yazılarından birkaçı Rusların 1855'te Kars'ı kuşatmasına dairdir.
Ben Karl Marx'a değil, Marxistlere karşıyım, hem de şiddetle karşıyım. Marxistlerimiz onun bunun uşağı olmuşlardır. Zamanında mücadelenin bütün cephesinde yer aldığım için çok iyi biliyorum, kimse te'vile kalkışmasın, aykırı yorumlamasın. Marxistler, bilerek veya bilmeyerek, maşalık etmişlerdir.
Karl Marx'ı severim. O fikir üretmiştir. Marxsistlerimiz Marx'ın her ürettiği fikri görmüşler ama Türkiye/Osmanlı üzerine ürettiklerinin üzerinde üstünkörü bahsetmişler veya bu meseleye hiç girmemişlerdir.
Selâhattin Hilâv-Attilâ Tokatlı'nın tercüme edip 1966'da yayımladıkları Karl Marx'ın "Türkiye Üzerine (Şark Meselesi)" kitabı önümde. Kitabın ön sözünü Selâhattin Hilâv yazmış. Hilâv, "Bugüne kadar, yurdumuzda, Marxcılığın genel öğretisi ve metodu hakkında çeşitli çeviri ve yazılar yayınlandığı halde, Osmanlı İmparatorluğu'nun toplumsal ve ekonomik yapısı hakkında Marx'ın neler düşünmüş olduğu araştırılmamıştı." der. "Neden acaba?" diye sormaya gerek yok! Kaç Marxist "Türk" tarafında?! Marx'ın Türkleri daha yakından incelemek için Türkçe öğrendiğinden haberiniz var mı?
Sarıkamış biliniyor. Az bilinenden bahsedeceğim. Ruslar, 1855'te Kars'ı kuşatmışlardır. Karl Marx, 5, 12, 19 ve 29 nisanda People's Paper gazetesinde yayınladığı "Kars'ın Düşüşü" makale serisinde İngiliz parlamentosunun yayımladığı "Asya Türkiye'sindeki Askerî İşlere Ait Belgeler, ve Kars'ın Savunulması ve Teslimi" adlı Mavi Kitap'taki belgelere dayanarak, Kars'ın kuşatılmasını, savunulmasını ve sonunda teslim edilmesini kronolojik sırayla tahlil etmiştir.
Marx makalesinde, Kars'ın düşüşünü İngiliz Lord Palmerston Hükûmeti'nin planladığını delillendirmiştir. Marx Türk askeri için şunları yazar:
"Rus saldırı kolları karşısında Türklerin 29 Eylülde kazandığı zafer bir kehanetin yarattığı karamsarlığı, akan bir yıldızın yarattığı parıltı gibi bir an için aydınlatarak dağıtıverdi." (Ayrıntı için bkz. Dr. Humphrey Sandwith- Mustafa Zarifî-Paşa Karl Marx, 1855 Kars Kuşatmasının Öyküsü, Çev. Hamit Zafer Kars, Tarihçi Kitapevi).
Şark Meselesi'nin hallinin iyiden iyiye konuşulduğu Türk düşmanlığının doruğa çıktığı 19. yüzyılda Marx, yabancılar içinde yine en ölçülüsü diyebilirim.
Bizim Marxistler Marx'ı anlamışlar ama yanlış anlamışlar!