Mamak İşkencehanesi
Mamak Cezaevi bir işkencehaneydi. İşkencehanenin başı ise, iki gün önce defnedilen Albay Raci Tetik idi.
12 Eylül Cuntası akıl almaz metotlara başvurmuş, Ülkücüleri, kendileri için daha tehlikeli görerek, olmadık işkenceler uygulamıştır.
Ülkücüler neden tehlikeli idi Cunta için?
Cunta solu da topladı, Ülkücülere de... Ama asıl ezmek istedikleri Ülkücülerdi. Ülkücüler halkın içinden gelmişlerdi ve halkın değerleriyle bir bütündüler. Onlar ezilmezse, halkı bulandırırlar, kendilerine karşı harekât bile başlatabilirlerdi. En ağır cezayı almalılar, en ağır işkenceyi görmeliler ki, başlarını kaldırmasınlar!
Bir diğer hınç Alparslan Türkeş'e idi. Cunta başıyla devre arkadaşıydı. Cunta Başı'nın neden o "lider" de ben değilim, saplantısıyla işkencenin dozunu artırmıştır.
Önceki gün Mamak işkencehanenin başı Raci Tetik'in cenazesi kaldırılırken, işkence gören Ülkücüler protesto ettiler. İçlerinde gazetemizin sahibi Ahmet Çelik de vardı. O da 12 Eylül sonrasında tutuklanmış, ağır işkence görmüştü. İmamın karşısında: "Binlerce kişiye işkence yaptı. Mekânı cehennem olur inşallah!" demiştir.
Beni en etkileyeni Mamak Cezaevi'nde 11 sene yatan Adnan Boran'ın "Bizim en çok ağrımıza giden tabutunu Türk bayrağına sarılı görmek. Onun Türk bayrağında yeri yok." sözü oldu.
Birincisi; işkence insanlık suçudur ve hiçbir milliyete mal edilmez; hiçbir bayrak altında işkencecinin yeri yoktur!
İkincisi; Ülkücüler, mücadelelerini Türk bayrağı altında verirlerken, karşılarında olanlar, orak-çekiç altında toplanmışlardır. Ülkücülere işkence eden biri, Türk bayrağına sarılı defnedilemez!
İşkence meselesini çok önce ele almış ve Ülkücüler, gördükleri işkenceleri tarihe intikal ettirmeliler, demiştim. Bir teklifim daha olmuştu: Ülkücüler son millî mücadelede canlarını ortaya koymuşlardır; madalya verilmelidir!
Ülkücülerin hiçbir dış bağlantısını gösteremezsiniz. Ama "Marxist devrim" için silaha sarılan militanlar emperyal güçlerin maşalarıdırlar. Solun kaynağı Türkiye Komünist Partisi'dir ve Türkiye Komünist Partisi ise, Rusya ve diğer demirperde ülkelerinden yönetilmiştir. Kendileri de bilirler. Sonra içlerinde bölünmüşler, her biri yine bir başka devlete yamanmıştır.
Mustafa Kemal'in, Nutuk'ta İştirakiyuncu (komünist) Tokat Mebusu Nâzım Bey için söylediklerini biliyorsunuz. Nâzım Bey, önce TKP'liydi, sonra Türkiye Halk İştirakiyun Partisi'ni kurdu. Meclis'te Dâhiliye Vekili (İçişleri Bakanı) bile seçilmişti ama M. Kemal "Yabancılardan yardım sağlamıştır. Milliyetçiliğe aykırıdır." dediği Nâzım Bey'i indirmiştir.
Hemen hiç bilmediğiniz, bir iki sefer yazdım, bir sözünü yine vereceğim. Bu sözü, Müttefik Kuvvetler Komisyonu'nun "'Yunan Mezalimi'ni Araştırma Raporları"nda yer alır. M. Kemal komisyona uzun bir mektup göndermiştir. Bir yerinde "Bolşeviklere gelince, ülkemizde dinimizde ve adetlerimizde yeri olmadığı kadar, toplumsal örgütlenmemiz de bu tür aşılamalar için kesinlikle uygun değildir." der. (Dört Rapor, Tarihçi Kitapevi Yayınları, s. 165).
Anayasa'ya "Atatürk milliyetçiliği"ni sokan Cunta, Ülkücüleri düşman görerek, halkımıza ihanet etmiştir!
Yeri geldikçe protestodan geri kalınmamalıdır.