'Lider yoksa hiçiz!'
Önceki günkü "3 Mayıs neyi hatırlatıyor?" başlıklı yazımızda 3 Mayıs 1944'ü anmış ve M. Kemal Atatürk'ün "Turancılık" anlayışına temas etmiştim.
3 Mayıs 1944'te, ünlü şair ve yazar Hüseyin Nihal Atsız başta olmak üzere Türkçü ve Turancı fikirleriyle bilinenler muhakeme edilmişler, Ankara'da üniversiteli gençler büyük nümayiş yapmışlar ve ardından tutuklamalar başlamıştı. Sansaryan Han'da gördükleri işkenceler, "tabutluk" denilen kıpırdanma imkânı olmayan hücreler ve hatta o sırada genç bir teğmen olan Alparslan Türkeş'in tırnaklarının söküldüğü iddiaları hep söylenip yazılagelmişti.
Ülke bütünlüğü ve ötesinde, dünyanın neresinde olursa olsun bütün Türklerin güç kazanmasının, müstakil yaşamaları uğruna mücadele edilmesinin kısaca "Turancılık" idealinin "suç" görülmesi kabul edilemezdi. O sebeple "3 Mayıs"ı suçlayanlar "Irkçılık Turancılık Davası" görürlerken, "Turancılık" idealine gönül verenler "Türkçüler Bayramı", "Milliyetçilik Olayı" olarak adlandırdılar ve her yıl anmaya başladılar.
Önceki günkü yazımda, M. Kemal Atatürk'ün üç kademede Turan idealini gerçekleştirmek istediğini, çok yakındaki isimlerden Prof. Dr. Âfet İnan'ın anlattıklarını da aktarmıştım.
Ülkemizin köklü kuruluşlarından Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'nün Başkanı Prof. Dr. Dursun Yıldırım Hocamızdan bir mektup aldım. Üstünde düşünülmesi gereken önemli hususlara temas ediyor:
"Arslan Bey Kardeşim, / Yazınızı okudum. Sizin de 3 Mayıs Türkçüler Bayramınızı kutlarım. Bugün bütün Türklerin düşünme, yaşananları muhakeme etme zamanıdır. Bir grup başkan vekili tv kanalında yaptığı konuşmada genel başkanı olmasa kendisinin ve grup üyelerinin bir hiçten ibaret olduğunu beyan etmiştir. Bu gösteriyor ki, TBMM'nin önemli bir bölümü hiçlerden mürekkeptir. Bu gruba takılıp gidenler de vardır. Oysa biz, orada Türk milletini temsil eden milletvekilleri var sanıyorduk. Meğer çoğu bir hiçten ibaretmiş.
M. Kemal Atatürk, yaşanmış politikaların bizi uğrattığı felâketleri yaşamış, gücün ne anlama geldiğini, neyi ifade ettiğini, gücün hangi yetenek ve kapasiteye bağlı kullanılması gerektiğini, politikasını ve stratejisini bilen, gerekli hamlenin neye göre, nereye ve hangi süreçte yapılması icap ettiğini biliyordu. Enver Paşa dahil, akranlarının üç adım önünde dünyayı, politikasını, gücün rolünü ve onun etkinlik sınırlarını, ne zaman ve nerede kullanılması icap ettiğini muhakeme edip fiiliyata çıkarma kudretine sahip bir lider idi. Kendinden sonra da aynı yol, kendi gücüne dayanma, kendi iraden ile bilim ve teknolojide gerekli ve yeterli doğrulukta hamleler sürdürülseydi, ele râm olunmasaydı, Türkler hiç şüphesiz bugün, başları dik bir 3 Mayıs Türkçüler Bayramı kutlama imkânı bulacaklardı. Türkler bir gün kendilerini bir 'hiç' görmeyen vekiller seçtiğinde ve gerçekten Türk milletinin vekili olarak seçildiklerinin idrakinde olan ve ettiği yemine sadakat gösteren milletvekillerine eriştiğinde her şey daha güzel olacaktır. Türk milleti kendini düşünen ve bu yolda sadakatle çalışan vekillerine kavuştuğu gün önümüzde aşılamayacak güçlük olmayacaktır, inancındayım. 3 Mayıs Türkçüler Bayramı bütün Türklere kutlu olsun. Selam ve sevgilerimle,"