Libya'nın Türk damarı
Libya'ya asker gönderileceği belli. TBMM vaktinden önce toplanacak. Tezkere geçmesi gerekiyor. Reis, bilmiyorum, yeni sistemde iki satırla bunu hallederdi. Demek ki mesuliyeti bölüştürmek istiyor.
Türkiye'nin müdahil olacağı bir yerde, dostumuz dediklerimiz bile "düşman" tarafına geçer.
Suriye'de görüyoruz. Rusya saldırdıkça saldırıyor. Halep'i yerle bir etmişti, şimdi İdlib'i yerle bir ediyor. Putin insanlıktan çıkmış. Çocuk mu, kadın mı, yaşlı mı, sivil mi, asker mi, militan mı, hiç umurunda değil; bomba yağdırıyor. Böyle netice alınırsa "sağlıklı" bir bütünlükten, "sağlıklı" bir devletten bahsedilebilir mi? Suriye'de zaten devlet diye bir organ yok. Rusya'ya bağlı bir "çete bölgesi" var. Birileri hâlâ "Esad'la görüşülsün!" diyor. Rusya baş aktör, yanında İran ve Lübnan Hizbullah'ı yer alıyor. Türkiye'ye düşmanlık besleyen Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudî Hanedanı'nı da saymalıyız. Hepsiyle birden görüşmek gerekir!
İdlib'in düşmesi ne demek biliyor musunuz? Katliam sıra Türklerin elinde olan bölgelere gelecek demek. Rusya, belki üniformasıyla görünmez ama paralı militanlarını yollar. İdlib'de, 12 gözlem noktamız var. Neyi gözlüyoruz! Şam'ın çapulcuları yandan geçip ilerliyorlar.
Suriye ne kadar mühimse bizim için, Libya da o kadar mühim. Suriye'nin de Libya'nın da Türk damarı vardır. Irak'ın da öyle. Osmanlı bakiyesi olması bir tarafa o topraklarda Türkler de meskûn.
Suriye'yi, Irak'ı anladık, Libya'da Türk var mı? diye sorabilirsiniz.
Dikkat ettiniz mi? Libya'nın Trablus Hükûmeti'nin, yani meşru hükûmetinin bir bakanın adı Fethi Başağa. Başta "Libya" yazmasa, "Bakan" dediğinizde bizim Saray Kabinesi'nden biri sanırsınız. Saray Kabinesi'ndekilerin kaçının ismini biliyoruz ki...
Libya, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İtalya'nın tasallutundan kurtulup bağımsızlığını ele aldığında ilk başbakan Libyalı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sadullah Koloğlu'dur. Sadullah Koloğlu aynı zamanda İstiklâl Savaşı gazisidir.
Koloğlu soyadı, Libya'dan Türkiye'ye taşınmış soyaddır. Aslı Kuloğlu'dur. ("Köroğlu" da denir.) Sadullah Koloğlu ünlü araştırıcı Orhan Koloğlu'nun babasıdır.
Kuloğulları, Osmanlı döneminde Anadolu'dan Libya'ya gidenlerin en güçlü topluluğudur. "Aşiret" de diyebiliriz. "Aşiret" deyince çok rahatsız oluyorum ama başka türlü de adlandıramıyoruz. Cahiliye'de aşiret taassubunun nelere yol açtığını bir yerlerden okursunuz. Hz. Peygamber Veda Hutbesi'nde, "aşiretizm"i pasifize eder.(Hz. Peygamber'in hutbelerini bir toplayan da Câhiz'dir. El-Beyân ve't-Tebyîn'inde vermiştir. "Hutmetü'l-Vedâ" (Veda Hutbesi) adlandırması da onundur, Câhiz, bildiğiniz isim. "Fezâilü'l-Etrâk"(Türklerin Faziletleri)'ın yazarı.)
Tarihtaş Milletler ve Topluluklar Derneği var. Prof. Dr. Selma Ünlü Yel arkadaşımız başkan yardımcısı. Başkanı ise Ahmet Baba. Ahmet Baba "Türk"ü telaffuz edebilen bir kişilik. "İstanbul'un Müdafaası Garp Ocakları'ndan başlar. Her türlü siyasî mülahazaları bir tarafa bırakarak, devletimizin bekası ve milletimizin alicenaplığı ve vefası bizim Libya Hükûmeti'nin ve Köroğlu [Kuloğlu] Türklerinin yanında olmamızı gerektirir." diyor.
Garp Ocakları, Akdeniz'in Afrika kıyılarındaki Türk yönetimin ifade eder.
Neresinden baksanız "Libya" bizim ama, Amerika'sı, Rusya'sı, Avrupa'sı ve onların "Müslüman" uşakları "Türk" deyince birden hırlayıveriyor.
Allah yardımcımız olsun!