Kurucu ağabey aslında ne istiyor?
N'oldu? AK Parti'ye demokrasi mi geldi, yoksa seçime beş kala Bülent Abimiz ayar mı çekiyor? O da değilse seçim sonrasına işaret fişeği mi atılıyor?
Hepsi mümkün...
Size bir şey söyleyeyim mi? Tam seçim arifesinde söylenen eleştireler ya da yakınmalar beni çok tatmin etmiyor.
Neden etmiyor açıklayayım.
Birincisi, Arınç bunu zaman zaman yapıyor. Geçmişte yaptıklarından bir sonuç çıkmadı. Eleştirileri karşısında "ayrılmam" dediği partisi kendisine çekidüzen vermedi.
Öyle ise niye konuşuyor?
Konuşuyor da ne oluyor?
Birileri buna "günah çıkarma" dese de zaman zaman doğruyu söylemekle günah çıkar mı siz karar verin.
Bazıları da Arınç'ın çıkışlarını "AKP'nin vicdanı" gibi açıklasa da ortada bir vicdandan çok, seçmene bir mesaj var gibi görülüyor.
Her icraatıyla toplumun bir kesimini kendine küstüren, yaptıklarıyla parti içinde de büyük kırılmalara neden olan partisi için kurucu bir ağabey olarak ödev yapıyor da olabilir. Özellikle bazı kırgınlıkları bilerek ve isteyerek kamuoyuna açıklamakla, doğabilecek kopuklukları önlüyor aslında.
Umut dağıtıyor.
Güven veriyor.
"Biz buradayız" mesajı veriyor.
"Her şeyi biliyoruz. Düzelteceğiz, önemli olan davamızdır" diyor.
Özetle söyledikleri bu.
Bir örnek verelim. Konuşmasının bir yerinde şunları dillendiriyor:
"İnsanlar sevgiyle ayakta durabiliyorlar. Ama burada bir azalma eksilme de olmuşsa kabahatin kimde olduğu önemli değil, beraber siyaset yapacağınız insanlarla aranıza buzdan duvarlar girmeye başlamışsa, ara vermenin tam zamanı demiş olabiliriz."
Bu paragraf bir kırgınlığı anlatıyor. Gönül koymayı dillendiriyor. "Partimizde sevgi azaldı. Bana bile eskisi gibi bakmıyorlar. Ama ben partimdeyim" demenin ötesinde bir şey söylemiyor.
Bülent Arınç'ın söylemlerini "Her şey bitti. Artık ben yokum" biçiminde de okuyabilirsiniz. Tersine de. "Her şey bitmedi. Zaman zaman kırgınlıklar küslükler olur. Önemli olan partimiz ve davamızdır. Bakın ben kendi isteğimle bu seçimlerde aday bile olmadım. İncindim ama yine partimdeyim. Ben kurucuyum. Siz ise, partiye sonradan katılanlarsınız. Gitmeyin. Önemli olan beraberliğimizdir" şeklinde de anlayabilirsiniz.
Çünkü Arınç konuşmasının bir yerinde aynen şeyle söylüyor:
"Bizim yola çıktığımızda şahsi meseleler bir kenarda kalmıştı ve önde kim varsa konuştuğumuz şuydu. Sen eşitler arasında birincisin, ben eşitler arasında birinciyim. Bu kadar, bir ekibiz, kadroyuz. Omuz omuza vereceğiz ve korkmadan yolumuza devam edeceğiz."
Bir başka cümlelerde ise örnek veriyor:
"Şimdi de AK Parti sonrası ve AK Parti içerisinden yeni parti çıkarmak isteyenlere her zaman karşı duran biriyim. Erkan Mumcu partiden ayrıldı, hem partimizden hem CHP'den bazı vekilleri aldı grup kurdu. Erkan Mumcu'yu partiye getiren ben değilim. Ona rağmen partimiz dimdik kaldı."
Ancak bütün bunlara rağmen "AKP'de her şey yolunda gidiyor mu" derseniz "hayır gitmiyor" derim. Çünkü Arınç gibiler zaten bu sebeple konuşuyor. Yolunda gitmeyen işleri düzene koymak ve iktidara süreklilik kazandırmak için. Bu sebeple ben kurucu ağabeyin seçime beş kala böyle konuşmasının asıl sebebini vicdanı seslendirmekten çok, partinin seçkin elitlerine hitap ederek onların sesi olup doğabilecek muhtemel kopuşları engellemek olduğunu düşünüyorum... Ama şartlar değişirse o da değişebilir.