‘Kürtçe yeterli değil!’
Türk Dil Kurumu’na Kürtçe-Türkçe/Türkçe-Kürtçe sözlük hazırlattırılmasından çıkmıştı tartışma... Sonra “Bu TDK’nın işi mi?” sorusu aklımıza takılmış ve bu mesele üzerine kafa yoran Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım’ı aramıştım. Kadri Yıldırım Bey “Emaneti ehline veriniz” âyet ve hadisini hatırlatmış, “Sözlük asıl bizim işimiz.” demiş, ben de TDK Başkanı’na seslenip: “Mustafa S. Kaçalin kardeşim, ne dersin?” diye sormuştum.
Doğduğum ve yetiştiğim yerde Kürtlerle iç içe olduğumuz ve ayrı gayrı gütmediğimiz için “Kürtçe”ye kulak dolgunluğum da vardır.
(Ara not: “Yaşayan Diller” adı altında enstitüler, bölümler kuruluyor ama bu PKK’ya verilen tavizden başka bir şey değildir ve sadece bir mahallî dil üzerinde çalışma yürütülmektedir. İlim katledilmiştir yani... Keşke siyasîler sadece kapıyı açsalardı ve hiçbir şeyi yönlendirmeselerdi, ilim adamları “zenginliklerimiz” üzerine kafa yorarlar ve gide gide bir yol bulurlardı. Her şey PKK’ya endekslenmiş durumda... Bunun acısı da ayrıca nasıl çıkacak, kestiremiyorum. Bir an gelecek “ısmarlama” ilim olamayacağı anlaşılacak, akıl almaz bir karmaşaya sürükleneceğiz.)
Tunceli Üniversitesinden Yard. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan’ın “Kürtçe”nin yetmeyeceği ve dolayısıyla ileri safhada eğitim dili olamayacağı görüşünü tekrar vermiştim ve ayrıca kendisiyle konuştuğumu belirtmiştim.
Ali Kemal Özcan Bey’in tespitine göre, Kürtçe bir ilim dili bir edebiyat dili olamaz. “Öyleyse sözlük niye hazırlanıyor? Bu çaba niye?” diye sordum. Şunu söyledi:
- Piyasada sözlük var, Kürtçe-Türkçe ve Zazaca-Türkçe sözlükler var. Sözlük hazırlamak zor iş değil, oturursunuz, bazılarında zorlanırsınız, bazılarında eklersiniz, bir zamanlar Türkçede asansöre indirgeç-kaldırgaç denildiği gibi, uydurarak yaparsınız. Böyle sözlükler Zazacada Kürtçede var. Benim söylediğim şey bu değil. Hiç Türkçe bilmeyen birini götürün ilk sınıfa başlar başlamaz “Türk’üm doğruyum çalışkanım...” dedirtin... Çocuk anlamıyor. Sadece bu sloganlar değil, eğitime de çocuğun başka bir dilden başlaması başlı başına ne Allah’ın, ne kulun kabul etmediği çok büyük bir zulümdür. Alıntı yaptığınız yazıda demişim ki ilkokulda pedagojik olarak Kürtçe zorunludur. Olması da gerekir. Bu çok önemli. Benim çocuklarımın ikisi Londra doğumlu. Ben bunlara bilinçli uğraşıyla biraz Kürtçe öğrettim. Yalnız Londra’daki örgüt sempatizanları ve çalışanlarının çocuklarının ezici çoğunluğu Kürtçe bilmiyor; Türkçe öğreniyorlar. (Araya girdim:
“-Türkçe mi?” dediniz?) Tabiî tabiî Türkçe. Coğrafik olarak ’Kürdistan’dediğimiz, yani Kürtlerin yaşadığı bölgede Kürtçe ana dilde eğitim hemen başlamalı ve organize edilmeli. İlkokulda, anaokulunda falan. Fakat üçüncü beşinci sınıftan itibaren herkes çocuğunu, hani derler ya, mumla arar gibi, Türkçe eğitim yapan bir yere taşımak zorundadır.
Yarın devam.