'Kürt seçmen' beri 'Kürt seçmen' öte!
Seçim atmosferine girdik. Birileri HDP''ye oy verenlere değil; HDP''yi yönetenlere yaranmak istiyor. Sen HDP''yi meşrulaştırırsan, HDP''ye oy veren niye sana dönsün!
Birileri yine "Kürt seçmen" beri "Kürt seçmen" öte deyip duruyor.
Kürt dediğin kim? Yeri geldikçe yazarım; sen, ben, o... Böyle nasıl ayrıma girebiliyorsunuz! Meselâ benim tipim hiç klasik Türk tarifine uymaz. Orta Asya ülkelerinin hemen hepsinde bulundum. Bana ya Rus sanıp Rusça hitap ettiler ya da "Rus musunuz?" diye sordular. O ülkeler Türklerin ülkeleri. Türk''ün genelinde görülmeyen yüz rengim, göz rengim var. Farklı bağlantılarının olmadığı kaç kişi gösterebilirsiniz?
Onun için bu ülkede yaşayan insanların tek adı olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Ama özelde insan kendisini ne hissediyorsa, hangi bağlantısı güçlüyse, onunla dilediği gibi anılmasını istesin. Ama anılmayı, cemiyetten kopuş için bir basamak görmesin.
Ben Turancıyım. Öncelikle bütün Türklerin birliğini, dirliğini savunurum.
Siyasî İslâmcılarımız, "ümmet"i dillerinden düşürmezler. Onlara soruyorum: "En ümmetçi kimlerdir?"
İslâmcılarımızın niyetleri başka olduğu için, bildikleri hâlde söylemeyecekler. Ben söyleyeyim: "Turancılar!"
Şu soruyu geçmişte de sordum: "Kürt" diyorsunuz, "Kürt seçmen" diyorsunuz, "Kürt meselesi" diyorsunuz... Türkiye''de kendilerini başka başka adlandıran çok insan var. Niye bir "Arnavut seçmen"den, bir "Çerkes seçmen"den, bir "Boşnak seçmen"den bahsedilmez?! Üstelik belli bir bölgede yer tutan Araplar ve Gürcüler için neden "Arap seçmen", "Gürcü seçmen" denilmez!
Etnik kimlik üzerinden politika hem ülkeye hem insanlığa ihanettir.
Bir zamanlar R. T. Erdoğan''ın dilinden 38 etnik grup düşmezdi. Sıralamada. "Türk"ü de araya sıkıştırırdı.
Türk''ü silmek için çok çabaladı. 15 Temmuz 2016 Darbe Teşebbüsü''nden sonra silkinip biraz kendisine geldi. Daha önce "Türk Adını Silme Planı"nı yazmış, merkeze R. T. Erdoğan ve onun gibi düşünenleri koymuştum. Darbe teşebbüsünden sonra sıklıkla "Türk" deyince, "Türk''e Dönüş" dizisini yazdım.
13 Nisan 2022 günlü "Ne demek Kürt seçmen?" başlıklı yazımın girişini okuyalım:
"Önce HDP''in başkanlarına şunu soracağım: Siz bir etnisiteyi mi temsil ediyorsunuz yoksa Türkiye halkını mı? / Bizde belli sol kanat etnisiteyi öne çıkarır, HDP''ye oy verir ve hatta o partiden milletvekili seçilir. Bu sol kanada da soracağım: Siz Türkiye için mi varsınız yoksa bir etnik kitle için mi? / Komünist yönetimler çökünce, boşlukta kalanlar mikro milliyetçiliğe sarıldılar. Kan bağı olsun olmasın bir etnisite için hülyalar kuruyorlar."
Bunlar gafletin ötesinde ihanettir; kendine ihanettir, ülkeye ihanettir.
Tarihe gideceğim... Çok kısa. Türkçülüğün siyasî olarak İttihat ve Terakkî''yle başladığını bilirsiniz. İttihat ve Terakkî birden ortaya çıkmadı.
Mustafa Fazıl Paşa 1867''de, Paris''te, adında "Türkiye" geçen bir parti kurdu: "Genç Türkiye Partisi". Yönetiminde Namık Kemal de var. Ve Mustafa Fazıl Paşa, daha öncesinde 1866''da, Padişah Abdülaziz''e mektup yazmış, eksiklikleri, hataları, çağa göre yapılanmayı göstermiştir. Kabul edersiniz veya etmezsiniz. Mektubu hususiyetle Saray erkânı okumalıdır.
Söylemek istediğime geliyorum: İttihat ve Terakkî''nin başlangıcı: İttihad-ı Osmanî. Kuruluş yılı: 1889. Kurucuları: İbrahim Temo (Makedonya), İshak Sükûtî (Diyarbakır), Abdullah Cevdet (Arapkir-Malatya), Mehmet Reşit (Kuzey Kafkasya). Hemen sonra sekiz isim daha katılıyor. Türkçü hareketin temelini atıyorlar. Ama içlerinde atadan Türkçe konuşan yok!
Şimdikiler bir düşünseler, farklılaştırma bizi nereye götürür?
"Kürt meselesi" dediler, "çözüm" dediler... PKK, aldıkça almak istemedi mi?
Bu tecrübe yaşanmışken Kandil''dekilerin, İmralı''dakinin bunların Ankara temsilcisi HDP''nin ayağına türap olanlar, "Biz ne yapıyoruz yahu! Kendi topuğumuza sıkıyoruz." diyecekler mi? Sanmıyorum.