Kur’ân’dan haberleri olsa illâ hafızlık derler mi?!

Taptaze beyinler, küçücük yaşta Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemeye yöneltiliyorlar.

Kur’ân kaybolur korkusuyla mı?

Hak Teâlâ “Kur’ân’ı biz koruruz.” buyurmuyor mu?

“İnnâ nahnu nezzalnâ’z-zikra ve innâ lehu le-hâfizûn” (“Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.”) (Hicr, 15/9)

Âyet-i kerîme farklı farklı tefsir edilebilir; ancak, özü “zikr”in (Kur’ân’ın) korunmasıdır. Burada asıl maksat Kur’ân-ı Kerîm’in tahrife uğratılmaması. Hâliyle ister ezberlet, ister ezberletme; Kur’ân var olacaktır.

Burada “akıl” ve “ilim”e dair ayetleri sıralamayacağım.

Dinimiz İslâm. Elbette dinimiz hakkında yeterli bilgiye sahip olacağız. Ama sonrası?.. Mutlaka önümüz açık olmalıdır. Hafızlığa yönelen, ilme yönelebilir mi? Bir düşünün. Ve sayın bakalım, ilimde ilerleyenlerin kaçta kaçı hafız?

Dinî bilgileri, hiçbir surette Diyanet’in, Millî Eğitim’in dışında, belli hedefler güden, çıkar hesabı yapan, birbiriyle yarışıp arada tökezleyen, arada çatışan gruplara bırakmamalıyız. (Bunlar vakıf, dernek statülerinde resmîleşiyorlar. Her biri kendisini Allah’ın vekili gören, nevzuhur şıh/şeyhlere hizmet ediyor.)

Ne yazık ki, zamanımızda şıhların/şeyhlerin uzantılarıyla resmî antlaşmalar yapılıyor. Daha ötesi, ihtiyaç fazlası imam hatip açılıyor. Okulların hepsi imam hatipleştirilse ve sadece dinî eğitim verilse iktidarınız için oy mu toplayacaksınız?!

Bu çağda herkes etrafını görüyor; olup bitenlerin farkında. Bir bakmışsınız çocuklar anne babalarını bile aşmışlar, isyan bayrağını çekmişler, “Bizim dini bilgimiz temelde tamam. İnsanlar uzaya çıkıyor, biz başkasına muhtaç oluyoruz. Önümüz açılsın, ilim neredeyse oraya koşalım.” derlerse ne yapacaksınız?!

Eğitimde çöküntüdeyiz. Bunu elbette diyeceklerdir.

Gereğinden fazla İlahiyat Fakültesi var. Burada yetişmiş hiç kimse yok mu? Neden maksatları belli şıh/şeyh bağlantılı dernekler, vakıflara kendinizi teslim ediyor, çocukları nâra atıyorsunuz?

Sizde hiç Allah korkusu yok mu? Sizde hiç vicdan yok mu? Sizde hiç “akıl” yok mu?

Açın Kur’ân-ı Kerîm’i... “Akıl” için ne buyruluyor?

Kur’ân’ı biraz bilseniz, kendinizi maksatları belli kesimlere teslim etmezsiniz.

***

Şu satırları ben yazdım sayın:

“Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organizesiyle yılda sekiz bin öğrencimiz hafız oluyor. Bu yıl baktım: O hafız olan çocuklarımızın LGS başarıları düşük. Demek akademik yönden o kadar başarılı değiller.

Ayrıca Kur’an’ı ezbere bildikleri hâlde manasından bi haberler. Bu konuda çalışma yapılmamış. Bir de hafız öğrencilerimiz gerçek hayatta tahsil yoluyla varamadıkları hedeflerine başka alanlarda çalışarak, daha çok ticaret, hamallık, ayak işleri yaparak varmaya çalışıyorlar. Bu da o çocukları hayattan küstürüyor.

Bunun yerine Kur’an’dan yüz veya iki yüz seçme ayet anlamı kendilerine ezberletilse ve akademik başarılarına yönelinse daha güzel olmaz mı?

Çünkü Kur’an’ın kaybolma tehlikesi yok. Böyle bir tehlike olmayınca çocuklarımızı topyekûn bilimin hafızları yapmamız gerekiyor. Çünkü İsrail terörü ile baş etmenin yolu ticarette, bilimde ve siyasette başa baş, dişe diş mücadeleyi kazanmamızla mümkün.

Öte yandan, bir cemaat de var ki, çocukları küçük yaştan itibaren hafızlığın yanında emsile, bina, maksut, avamil okutmaya yani eski usul Arapça öğretmeye çalışıyorlar. Eski usul Arapça öğretiyorlar.

Arabın işine yaramayan dilbilimi, Türk çocuğuna küçük yaştan itibaren öğretip, buna da dini bir ruh katıp çocuğun akademik başarısını örselemeye gerek var mı?” (İdris Günaydın, “Hafızlık eğitimi ve Arapça”, Yeni Akit, 21 Ağustos 2024)

***

Bu satırları “yukarı”nın itiraz edemeyeceği bir gazetede, itiraz edemeyeceği bir isim yazıyor.

İnsanlara “Din buysa!...” dedirtmeyin.

Kendi döneminizde dinsizliğin neden arttığını bir düşünün.

Yazarın Diğer Yazıları