Koray Aydın’la “diriliş” ruhu mu üflendi!
“Değişim”, bir “diriliş”e dönüşüyor. Konya’yı gördükten sonra “Diriliş” ruhu üflenmiş, artık dönüşü yoktur, dedim.
Koray Aydın, kelimenin tam anlamıyla “beklenen genel başkan” gibi karşılandı!
Mübalağa etmiyorum, binin üzerinde arabayla Konya’ya 10 km. uzaklıkta Birlik Parkı mevkisinde büyük bir heyecan dalgası esti, Konya’yı sarstı.
***
Bu durum kardeşlik bağının güçlenmesini gerektirir, bozulmasını değil!
Karamanoğlu ile Osmanlı bayağı karşı karşıya gelmişler. Hatta Timur’un Anadolu’yu kasıp kavurduğu sırada neredeyse Karamanoğlu birleştirici beylik olacaktı. Başşehir Bursa bile kuşatılmış ve yağmalanmıştı. 1444’te II. Murad’ın Varna’ya orduyu toplayıp gitmesi Karamanoğullarına fırsat doğurmuş, Ankara ve Kütahya Karamanoğullarının eline geçmiştir. Savaşlar, amanlar, Türk Türk’e kılıç çalması derken 1487’de Karamanoğulları sahası tamamen Osmanlı’ya dâhil edilmiştir. Yani az daha “Osmanlı” yerine, “Karamanlı” olacaktı.
Şimdiye kadar Türk kendisine etmiştir başkasına değil...
***
Milliyetçi Hareket’in tarih sahnesinden silinişi ne demek biliyor musunuz. İnsan düşünemiyor.
Şimdi didişme değil, güç kazanma zamanı... Ülkenin Milliyetçi Hareket’e ihtiyacı var.
Ak Parti’nin kongresinde gördük... İnsanlarımız uyuşturulmuş, uyutulmuş... Barzanî’ye bile “Türkiye seninle gurur duyuyor ” diye bağırttırdılar. Barzanî memnun, mesrûr gülücükler dağıtıyordu. Olamaz dedim, ama Recep T. Erdoğan’ın, “PKK terör örgütüdür.” demeye dili varmayan yeni gözdesi stratejist geçinen “sosyolog Prof.” “Tezahürat Başbakan’a değil Barzanî’yeydi.” diyerek tartışmaları bitirdi. Ak Partililer, aksulâmeli görünce Barzanî’yle gurur duyulmasını, Aslında Recep T. Erdoğan içindi diye te’vil ediyorlardı.
Türkiye bugünleri de gördü. Yakında Öcalan’a bile “Türkiye seninle gurur duyuyor” dedirtirlerse şaşırmam ve bu sözüm ironi değildir; millet uyuşturulup uyutulduktan sonra dedirtilmemesi için bir sebep görülmüyor.
Milliyetçi Hareket’in gerekliliğini şimdi milletin daha iyi idrak etmesi için, ülkesine ve insanına sahip çıkan herkes seferber olmalıdır.
***
Milliyetçi Hareket üzerinde demek ki ölü toprağı serpili değil... Adı gibi hareketli.
Millet “umut” arıyor. PKK’yı hâkim olduğu sahada barındıran ve her türlü lojistik desteği sağlayan, daha çok yakın zamanda “PKK’lılar bizim kardeşimizdir” diyen Barzanî’yi yalnız Ak Parti kurmayları değil, salonu dolduran halk da alkışladıysa bir “diriliş” gerektiğini herkes idrak etmelidir.
Büyük kongreye çok az kaldı... 4 Kasım göz açıp kapamaya gelir... Şu zamanda, geçmişte “Türk’ün Türk’e ettiği” ni Milliyetçi Hareket’te kimse kimseye etmesin...
Konya Mevlâna ile ruh bulmuştur ve Mevlâna “Kim olursan gel” demiştir.
Konya bir ruh üflüyor... Can katıyor. Türkiye, “diriliş” için gün sayıyor.
Hareket’teki hareket, bir bereketin işaretidir. Bir genel başkan seçilecek ve onu halk adına halkın temsilcileri seçecek... Ayak oyunları, engeller, halkı umutsuzluğa sürükler... Halkın tek melcesi var, o da Milliyetçi Hareket’tir. Bir yanlış tavır her şeyi siler ve Milliyetçi Hareket değil, ülke geriye gider... Yüzde 13’te kalan bir oy, Türkiye’yi ne hâle getirdi...
Eğer bu oy yükseğe çıksaydı Oslo görüşmeleri, İmralı pazarlıkları, peşkeş çekmeler olur muydu!
Mesele Milliyetçi Hareketçileri aşmış, halkın meselesi olmuştur.
***
Birlik Parkı’ndaki karşılamada, bir genç yanıma yaklaştı. Gazetedeki fotoğraftan çıkarmış... Heyecanlıydı.
-Osmaniye’den geliyoruz, dedi.
Şaşırdım. Osmaniye malûm kimin memleketi olduğu. Sözün ardı geldi:
-Ağırlık Koray Aydın’da dedi.
Bu gencin adı soyadı bende. Babası da eskilerdenmiş.
Eğer Osmaniye’den Konya’ya Koray Aydın’ı karşılamaya gelmişlerse, 4 Kasım çok şey ifade eder, dedim kendi kendime...
Ben hakikaten “kimseci” değilim.
Bunca yıl yazan ve bu kökten gelen bir insan olarak ister mevcut yönetimden gelsin, ister genel başkan adaylarından, “diriliş” şart.
Şimdi diriliş umudu Koray Aydın!