Köpeklere kanun! Ama nasıl kanun?!

Prof. Dr. İsmet Sungurbey (1928-2006) hukukçudur. Hayatını kedilere, köpeklere adamıştı. Özellikle kedilere.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde medenî hukuk dersi veriyordu.

Dediklerine göre sabahın köründe kalkıyor, kilolarca artık yemekleri sırtlıyor, sokak hayvanlarını besliyormuş.

Onu bilenler sokak hayvanlarıyla birlikte anıyorlar. “Hayvan Hakları” kitabını yazan da o. 1993 baskısı 924 sayfa. İstanbul Üniversitesi yayını. 1999 baskısı 540 sayfa.

Kitabın üst başlığı “Öldürttüğümüz Hayvan Dostlarımız Biz İnsanları Bağışlayınız alt başlığı Bir İnsanlık Kitabı Novella Anılarla”.

Siz şimdi “novella”ya takılacaksınız. “Gerçekçi” ve “yergili” uzun hikâye diyebiliriz.

Prof. Dr. İsmet Sungurbey, hayvan hakları üzerinde dururken, yaşadıklarını da dile getiriyor.

Bütün okulları, üniversitesine kadar imam hatipleştirmek isteyen Saray erkânı ve Saray severlere ehemmiyetle duyurulur. İsmet Sungurbay’ın kitabında “İslam Hukukunda Hayvan Hakları” ayrı bir bölüm olarak ayrıntılı işlenmiş.

İlâhiyatçıların da bu tür kitapları var. Prof. Dr. Adnan Koşum’un “İslam Hukukunda Hayvan Hakları” dikkate değer. (Diyanet’in yayını, 252 s.)

Ak Parti, hayvanlar, özellikle köpekler için kanun tasarısını dün TBMM başkanlığına verdi. “TBMM’de tartışılacak.” denmesi tuhaf geliyor. Yeni rejimde TBMM göstermelik. Saray’da her şey 1150 odaya dağılmış danışmaların ince süzgecinden geçerek, Ak Parti’ye yarar şekilde kanun tasarıları hazırlanıyor.

İsmet Sungurbey kitabında İslâm hukukunda hayvan hakları üzerinde durmasından başka kanun teklifi getiriyor, Türk ve dünya kültüründe, sanatında hayvanlarla ilgili bütün notları önümüze seriyor.

İsmet Sungurbey emekli olunca, üniversitede arka bahçede beslediği kedileri hocalara emanet ediyor. Özellikle Prof. Dr. Hüseyin Hatemi sahipleniyor, kedileri besliyor. Ancak, o dönem başörtüsüne, hatta sakala bile savaş açmış İstanbul Üniversitesi’nin 28 Şubat heyulasının baş savunucu bir âlem rektörü, iddiaya göre, kedileri itlâf ettirmiş. Hüseyin Hatemi kızgınlığını insanı düşündüren espriyle dile getiriyor: “Sayın rektör kedilerimin türbanı yok!”

(Ara not: Rektörün, 28 Şubat’ın katı uygulamalarına bizzat ben de şahidim. Rektörle bir kokteylde karşılaşmış, ona, 28 Şubat vetiresinde karşılaştığım absürt bir hâdiseyi serzenişle anlatmış, o ise, “İrticaya karşı bu tedbirler gerekli.” mealinde cevap vermişti.)

Kediler de köpekler de insanlar gibi yaşama hakkına sahip. Ama insanlar içinde nasıl katiller, hırsızlar, dolandırıcılar, kötü huylular, yaptıklarının ne getirip ne götüreceğini bilmeyenler olduğu gibi hayvanları da aynı şekilde düşünmemiz gerekir.

İnsanlar kontrole alınabiliyor. Ama hayvanlar? Özellikle sokak köpekleri... Kulağına çip takmakla, arada çipli köpekleri kontrol etmekle iş bitmiyor.

Bildiğiniz gibi, Temmuz 2021’de Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girmişti. Kedi, köpek gibi evcil hayvanlara çip takılarak dijital kimlik sistemi getirilmiş, ev hayvanlarını terk edenlere ceza uygulamasına geçilmişti.

Netice?!

İnsanlar yine köpeklerden zarar görüyor. Onun için yeni kanun gündemde.

Sokaklarda, özellikle büyük şehirlerde, daha ötesi İstanbul’da, köpek deyince insanlar irkiliyor. Her yer köpek. Evet, seviliyor, besleniyor... Biz özellikle kedilerden avlumuzda yemlediklerimiz var. Bir zaman köpek de vardı.

Ev ve avlu köpeği olunca, kontrolünüz kolay. Mesele sadece size ait. Ama sahipsiz köpekleri kim kontrol edecek? Ne kadar sokak köpekleri belediyenin, kendilerini köpeklere adamışların kontrolünde olsa da hangi bir köpeği ulaşacaksınız? Evlerindeki köpeklere bakanlar, yem pahalı olunca, şartları uymayınca ıssız yerlere bırakıyorlar. Sahipsiz köpekler bir araya geliyor, zamanımıza da çok uygun âdeta, çete savaşları veriyor.

İnsanlar için nasıl kanun varsa, insanlar nasıl kontroldeyse, vahşî veya ehil, hayvanlar için de kanun şart. Ama nasıl kanun? (Devam edeceğiz.)

Yazarın Diğer Yazıları